
Tâ-Hâ Suresi 22. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tâ-Hâ Suresi 22. ayeti ne anlatıyor? Tâ-Hâ Suresi 22. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tâ-Hâ Suresi 22. Ayetinin Arapçası:
وَاضْمُمْ يَدَكَ اِلٰى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍ اٰيَةً اُخْرٰىۙ
Tâ-Hâ Suresi 22. Ayetinin Meali (Anlamı):
“Şimdi de elini koynuna sok; bir başka mûcize olarak o, kusursuz ve lekesiz bir biçimde bembeyaz çıkıversin!”
Tâ-Hâ Suresi 22. Ayetinin Tefsiri:
Hz.
Mûsâ bu ilâhî emri yerine getirince, eli, her türlü illet ve hastalıklardan
sâlim ve parlak bir güneş gibi bembeyaz bir hâle geldi. O, âdeta parıldayan bir
projektör gibi olmuştu. Çok şaşırdı. Sonra kendisine: “Elinin böyle parlak olmasından sana ve
başkalarına bir korku gelirse, elini tekrar koynuna sok! Böylece yine evvelki
şekline gelir!” buyruldu.
Mûsâ
(a.s.)’ın elini koynuna koyup bembeyaz olarak çıkarmasında şu işaret vardır:
Bu
hal, cömertlik, kerem, sehâvet ve îsârın hakikatini gerçekleştirdikten sonra
elden sadır olacak kerâmetlere işarettir. Cömertlik, istenmeden önce bir şeyi
vermendir. Kerem ise, senin de muhtaç olduğun şeyi vermendir. Dostluk ancak
vermekle gerçekleşir.
Rivayete
göre Allah Teâlâ Cebrâil (a.s.)’ı Hz. İbrâhim’e insan sûretinde gönderdi.
Cebrâil (a.s.):
“-
Ey İbrâhim! Kimseyi ayırmıyor, hem dosta hem de düşmana iyilik ediyorsun” dedi.
İbrâhim (a.s.):
“-
Ben ihsanı ve vermeyi Rabbimden öğrendim. Rabbimin dostu düşmanı ayırmadan
verdiğini gördüm. Bu yüzden verirken ben de kimseyi ayırmam” diye cevap verdi.
Bunun üzerine Allah Teâlâ ona: “Ey İbrâhim! Sen benim gerçek dostumsun”
buyurdu. (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 449)
Allah
Teâlâ, böylece Mûsâ (a.s.)’a iki büyük mûcizeyle birlikte peygamberlik
vazîfesini verdi. Dîni tebliğ etmesini istedi. Bunun için de önce Firavun’a
gitmesini emretti:
Tâ-Hâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tâ-Hâ Suresi 22. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR