Suya Sabuna Dokunmuyoruz

Başkent Üniversitesince 9 bin kişi üzerinde yapılan araştırma, katılımcıların yüzde 70'inin sabah yüzünü, yüzde 58,2'sinin ise tuvaletten çıkınca ellerini yıkamadığını ortaya koydu.

YETERİNCE TEMİZ MİYİZ?

Başkent Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümünce gerçekleştirilen "Yeterince Temiz miyiz" başlıklı araştırmada, toplumda bilinmesi gereken temel sağlık davranışları incelendi. 9 bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, el-yüz ve tuvalet temizliği gibi günlük alışkanlıklar sorgulandı.

Araştırmada, katılımcıların yüzde 70,5'i sabah kalktığında elini yüzünü, yüzde 61,1'i dışarıdan eve döndüğünde elini yıkamadığını belirtti.

Katılımcıların yüzde 76,9'u tuvalete girmeden, yüzde 58,2'si çıktıktan sonra ellerini yıkamadığını, yüzde 87,1'i tuvalete girmeden önce ve yüzde 8,9'u çıktıktan sonra sifonu çekmediğini, yüzde 48,8'i sifonu çekerken tuvalet kapağını kapatmadığını ifade etti.

EĞİTİM DÜZEYİ YÜKSELDİKÇE, TEMİZLİK HASSASİYETİ ARTIYOR

Araştırma, özellikle 15-44 yaş grubunun, diğerlerine göre temizlik konusunda daha duyarlı olduğunu, eğitim düzeyi yükseldikçe temizliğe verilen önemin arttığını gösterdi.

EL YIKAMAYLA BİRÇOK HASTALIK ÖNLENEBİLİR

Prof. Dr. Malhan, yaptığı açıklamada, hijyene verilecek önemle birçok hastalığın bulaşmasının önlenebileceğini vurgulayarak, "Ortalama 20 saniyede el yıkanabilirken, çok küçük maliyetlerle çok büyük hastalıkların önüne geçilebileceği göz ardı edilmemeli" dedi.

Malhan, basit davranışların öğretilmesiyle, bulaşıcı hastalıkların tedavisindeki yüksek maliyetlerin de önlenebileceğini ifade etti. (AA)

TUVALETTEN SONRA EL YIKAMAK SÜNNETTİR

Ebû Hureyre radıyallanu anh şöyle demiştir:

“Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- tuvalete gitmek istediği zaman tevr yahut rekve denilen kaplardan biriyle su götürürdüm.

Resûlullah onunla taharetlenir ve elini toprağa silerdi. Sonra bir başka kapla su getirirdim, (onunla da) abdest alırdı.”

(Ebu Davud, Taharet, 24; Nesâî, Taharet, 43; İbn Mâce, Taharet, 29. )

Peygamberimizin gusül abdesti almadan önce de daha temizleyici olması sebebiyle ellerini toprağa sürdüğü rivayet edilmiştir.

(Buhari, Gusül, 7-8; Müslim, Hayız, 37 (317)

O gün toprağın gördüğü vazifeyi bugün sabunlar görmekte. Dolayısıyla tuvaletten sonra ellerin sabunla güzelce yıkanması hem sağlık açısından bir gereklilik hem de Peygamberimizin bir sünnetidir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.