Sahâbiler Göz Rahatsızlığı Olanlara Mushaf-ı Şerîf’e Bakmalarını Tavsiye Ederlerdi

Sahâbe-i kirâm’ın Kur’ân’a verdiği kıymet ve gösterdiği hürmet nasıldı? Sahabiler Kur’ân-ı Kerîm’e bakmayı neden tavsiye etmişlerdir? Alican Tatlı Bey, Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin Hz. Muhammed Mustafa 2 eserinden okuyor.

SAHABENİN KUR’AN SEVGİSİ

Sahâbe-i kirâm Kur’ân’ın kıymetini, nasıl okunması gerektiğini ve nasıl hürmet edileceğini bizzat Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’den görerek öğrenmişlerdi. Bu sebeple de Kur’ân’dan apayrı bir istifâde hâlindeydiler. Kur’ân-ı Kerîm’i çokça okur; onu okumadıkları ve sayfalarına bakmadıkları bir günün geçmesini istemezlerdi. Günlerine Kur’ân ile başlar, göz rahatsızlığı olanlara da Mushaf-ı Şerîf’e bakmalarını tavsiye ederlerdi. (Heysemî, VII, 165)

Hazret-i Ömer radıyallahu anh bir gece Kur’ân-ı Kerîm okuyamamıştı. Ertesi gün Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ona:

“–Ey Hattâb oğlu, Allah Teâlâ senin hakkında bir âyet indirdi.” buyurdu ve:

«(Tefekkür ederek) ibret almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü peş peşe getiren O’dur.» (el-Furkân, 62) âyet-i kerîmesini tilâvet eyledi. Sonra da şöyle buyurdu:

“–Geceleyin kaçırdığın nâfile ibadetleri gündüz; gündüz kaçırdıklarını da geceleyin yerine getir.” (Râzî, XXIV, 93, el-Furkân, 62 tefsirinde)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa 2, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KUR’ÂN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETLERİ

Kur’ân-ı Kerim Okumanın Faziletleri

KUR’ÂN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Kur’ân-ı Kerim Okumanın Fazileti İle İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.