Ramazan Ayına Hazırlık Nasıl Yapılır?

Ramazan ayı için ne gibi hazırlıklar yapılır? Peygamberimiz (s.a.s.) Ramazan ayını nasıl geçirirdi? Ramazan'da yapılacak ibadetler nelerdir? Ramazan hazırlıkları ve ibadetleri...

İslam âlemi, 11 ayın sultanı, Ramazan'ı büyük bir sevinç ve heyecanla bekliyor. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz'in Ramazan ayına hazırlığı ve Ramazan ayı programı...

RAMAZAN AYININ ÖNEMİ

Medine'ye hicret ile birlikle İslâm dini, kendi müesseselerini oluşturmaya başlamıştı. Mescid-i Nebevi'nin yapılmasının ardından hayat, vahyin kılavuzluğunda, "inanç-amel bütünlüğü" içinde gelişmeye devam ediyordu. Medine'ye geleli daha on sekiz ay olmuştu. Kısa bir süre önce kıb­leyi Mescid-i Aksâ'dan Kabe'ye çeviren Yüce Allah, bu sefer hicrî takvimin 8. ayı olan Şaban ayında, Ramazan orucunu farz kılan şu âyetleri indirdi:

"Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınasınız diye size de sayılı günlerde faiz. kılındı... Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğru­nun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez- Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız vc size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir." (Bakara 182-185)

Bu âyetler, Ramazan ayının, diğer aylardan ayrıcalıklı olduğunu açık­ça ifade etmektedir. Çünkü;

  • Ramazan, oruç ayıdır.
  • Ramazan, Kur'an ayıdır.
  • Ramazan, takva ayıdır.
  • Ramazan, Allah'ı yüceltme ayıdır.
  • Ramazan, şükür ayıdır.
  • Ramazan, doğruyu bulma ayıdır.
  • Ramazan, tevbe ayıdır.
  • Ramazan, itikâf yani tefekkür ve taabbüd ayıdır.
  • Ramazan, Allah'ın koyduğu sınırları gözetme ayıdır.
  • Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde saklayan bir aydır.

Böylece top­lumsal dayanışma ve paylaşma şuurunu aşılayarak, bir anlamda "irade eğitimi" vermek suretiyle, müminlere kişilik kazandırarak, "kâmil bir mü­min" olmanın yollarını gösterir.

Ramazan Kelimesinin Anlamı

"Ramazan", sözcük olarak "yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur manasında "er-ramza" kelimesinde veya "Güneş ışınlarından taşların yanıp kızması"   anlamında olan "er-ramaz" kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, yeryüzünü nasıl temizleyip yıkarsa; kızgın yer, orada yürüyenlerin ayaklarını nasıl yakarsa, Ramazan ayı da mümin­leri günah kirlerinden öylece temizler, yakar, yok eder. (Razi,Tefsir, 5,71)

Ramazan'ı Değerli ve Ayrıcalıklı Kılan Hususlar

  • İnsanlığa gönderilen son rehber kitap Kur'ân-ı Kerîm'in bu ayda indirilmesi,
  • Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ayda olması,
  • Temel ibadetlerden olan oruç farizasının bu ayda tutulması,
  • Teravih, mu­kabele, itikâf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi önemli sünnetlerin hep bu ayda yaşanmasıydı.
  • Son kitap olan Kur'an'ın bu ayda inmesi, sıradan bir ay olan Ramazan'ı "Mübarek ay" yapmıştı.

Kur'ân'da Adı Geçen Tek Ay

Kur'ân-ı Kerîm'de adı anılan tek aydır, Ramazan ayı. Yüce Allah onu sadece anmakla kalmamış, yukarıdaki âyetlerle aynı zamanda onu oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte bütün bu ayrıcalıkları sebebiyle kültürümüz­de Ramazan, "on bir ayın sultanı" olarak kabul görmüştür.

Ramazan huzur ayıdır.

İslâm ile yepyeni anlamlara kavuşan Ramazan kelimesi, bize müba­rek bir zaman dilimini, tam bir huzur iklimini çağrıştırır. Ramazan ayı boyunca Müslümanlar, toplum ola­rak ibadet yoğunluğu ve heyecanı içinde olurlar. Çünkü Ramazan, ilmin, inancın, ibadetin, ahlâkın, dayanışmanın, kardeşliğin daha da olgunlaştırılabilmesi için Müslümanlara ikram edilmiş bereketli bir eğitim mev­simidir.

Müslüman bu zaman diliminde Rabbiyle, kardeşleriyle, nefsiyle ve şeytanla olan ilişkilerini gözden geçirir, gece gündüz tam bir ay süren yoğun bir eğitim faaliyetinden güçlenerek, arınarak çıkar.

Recep Ayı Girdiğinde Okunacak Dua

Allah Resulü (s.a.s.), Ramazan ayına kavuşma arzusunu dualarında açığa vururdu. Enes b. Mâlik'in (r.a.) naklettiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Pey­gamber (s.a.s.) Efendimiz şöyle dua ederlerdi:

اَللّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِى رَجَبَ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَان

Enes b. Mâlik'ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Resûlullah (s.a.s.) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır! (Taberani,el-Mu'cemü'l-evsat, IV. 189)

PEYGAMBERİMİZ RAMAZAN AYINA NASIL HAZIRLANIRDI?

Ayrıca sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), Ramazan öncesinde yaptığı sohbetler­le, ashabının zihinlerini ve gönüllerini bu mübarek aya hazırlardı. Nitekim Ramazan ayının bu niteliklerini şu sözleriyle özetlemişlerdi:

"Mübarek Ramazan ayı size geldi Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır." (Nesai, Siyam, 5)

"Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: Ey hayır dileyen, ibadet ve  kulluğa gel! Ey şer isteyen günahlarından vazgeç! Allah'ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir. (Tirmizi, savm, 1)

Ramazan ayında Allah'ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir

Akabe biatlerinde etkin görev almış olan Ubâde b. Sâmit (r.a.), Rama­zan ayının yaklaştığı bir günde Resûlullah'ın (s.a.s.) şöyle dediğini nakleder:

"Ramazan ayı size bereketiyle geldi, Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir, hataları yok eder, o ayda duaları kabul eder. Allah Teâlâ sizin (Ramazan ayındaki ibadet ve hayır konusunda) birbirinizle yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O hâlde iyilik ve hayırdan yana Allahu Teâlâ'ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah'ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir." (Heysemi,M.z.3,344)

RAMAZAN'DA YAPILACAK İBADETLER

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz Ramazan günlerinde bol bol Kur'an okur, ha­yır ve hasenatta bulunurdu. Cebrail (a.s.), Ramazan sonuna kadar her gece kendisine gelir ve Hz. Peygamber (s.a.s.) ona Kur'an okuyup dinletirdi. (Buhari, Savm, 7) Ni­tekim halen günümüzde yoğun bir şekilde uygulanan bu "karşılıklı oku­yuş", "mukabele" geleneğimizin dayanağını oluşturur.

Ramazan geceleri ibadete teşvik ederdi.

Ebû Hüreyre'nin (r.a.) haber verdiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) kesin emir vermeksizin insanları Ramazan gecelerini ibadetle değerlendirmeye teşvik ederek şöyle derdi:

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim inanarak ve karşılığım Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır." (Buharı, İman, 28)

Ramazanın son on gününe daha fazla önem verirdi.

Ramazan'ın son on gününe, ayrı bir önem verir, mescid-i saadette itikâfa girer, ibadet ve taatle meşgul olurdu. Peygamberimizin (s.a.s.) bu uygulaması, vefat edinceye kadar devam etmiştir. Her yıl on gün itikâfa girerken, vefat ettiği yılın itikâfı yirmi gün sürmüş, o yıl Ramazan ayında Cebrail'e (a.s.) Kur'ân-ı Kerîm'i iki defa arz etmişti. (İbn Mace ,sıyam,58)

Son on günü gecelerinde uzun ibadet ederdi.

Ramazan ayının son on günü içindeki tek sayılı gecelerin Kadir gecesi olma ihtimalinden dolayı (Buhari,Ezan, 135) kendisi de aile efradı ile birlikte 23. 25. ve 27. geceleri uzun süre ibadet ederek geçirirdi. (Tirmizi,Savm, 85)

Fıtır sadakasının Bayram namazından önce verilmesini isterdi.

Ashabına fıtır sadakası vermelerini söyleyen Allah Resulü, bunun, in­sanlar bayram namazına çıkmadan önce ödenmesini isterdi. (Buhari zekat, 76)

Ramazanda verilen sadaka daha üstündür.

Ayrıca Ra­mazan ayında verilen sadakayı daha üstün görürdü. (Tirmizi,Zekat,28)

Ramazanı değerlendirmemek vebaldir. Burnu yere sürtülsün..

Ramazana yetiştiği hâlde onun kadrini ve kıymetini bilmeyen birinin, kendisine yazık ettiğini şöyle ifade buyurmuştur: "Ramazan ayına girdiği hâlde günahlarını affettirmeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu yerde sürünsün!" (Tirmizi Deavat,100)

RAMAZANI NASIL KARŞILAMALIYIZ?

  • Ramazan ayı, berekettir, ziyafettir, zerafettir.
  • Ramazan ayı, ibadettir, rahmettir, mağfirettir.
  • Ramazan ayı, ruh ve nefis için, birey ve toplum için takvadır, korunmadır.
  • Ramazan ayı, selâmdır, esenliktir, sükûnettir, sekinettir, dinginliktir, olgunluktur.
  • Ramazan ayı, kardeşliktir, dayanışmadır, paylaşmadır.
  • Ramazan ayı, zenginin oruç tutarak yoksulu anlaması, kısmen de olsa onun hâlini yaşamasıdır.
  • Ramazan ayı, geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığı nimetlerin kadrini bilmek ve onları ve­ren Rezzâk olan Allah'a karşı şükür görevini hatırlamaktır.
  • Ramazan ayı, kötü alışkanlıklara son verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma fırsatıdır.

İşte bu bilinç içerisinde dolu dolu yaşanan Ramazan, sonrasında gelen ayların hatta bütün bir yılın verimli geçirilmesini sağlayacaktır.

Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan'a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir."(Müslim, Taharet, 16) hadisi, sadece geçmişte işlen­miş günahların kefareti olarak değil, aynı zamanda Ramazan'ın verdiği bilinç ile bir sonraki Ramazan'a kadar açılmış olan beyaz sayfayı temiz tutma gayreti olarak anlaşılmalıdır.

Ramazan ayı taattir, hasenattır, kurbettir.

Cenâb-ı Hakk'a yakın ol­madır.

Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şey­tanların bağlandığı, toplumda suç oranının azaldığı bir huzur dönemidir.

Takvanın, şükrün ve rüşdün yollarının öğretildiği, irade eğitiminin veril­diği, bir aylık yoğun program uygulayan bir okuldur.

Aile fertleri ile oturup oruç ilmihalini, İslam'ın hayat bahşeden güzelliklerini gözden geçirip konuştuğumuz unutulmaz çay sohbetleridir.

Ülkemizde açılan iftar çadırları, ışıl ışıl yanan mi­narelerin arasını süsleyen mahyalar,

Mısır'da sokakları, dükkânları süsle­yen Ramazan fenerleri,

Medine'de her milletten Müslümanların sokaklara açıp, kardeşlerini yalvararak davet ettiği mütevazı iftar sofraları ve dünya­nın dört bir yanında teravih namazlarına koşan ve saf tutan milyonlar... Hepsi Ramazan ayının bereketi ve coşkusudur şüphesiz.

Ramazan Kavramları

Bu ayın girmesiyle birlikte birçok kavram da konuk olur dili­mize:

Ramazan topu, Ramazan imsakiyesi, Ramazan mahyası, Ramazan davulu, Ramazan pidesi, Ramazan menüsü, Ramazan programı, Ramazan sofrası, Ramazan paketi, Ramazan indirimi, Ramazan kampanyası...

Artık Ramazan ayı, bir zaman diliminin adı olmaktan öte bir şeydir. Evet o, yedisinden yetmişine bütün Müslümanlar için bir neşedir, coşkudur, he­yecandır, kültürdür, medeniyettir. Hem de üzerinde çok konuşulan, ma­kaleler ve kitaplar yazılan bir "Ramazan Medeniyeti!"

Ramazan, bir medeniyettir, bir dünya görüşüdür. Sadece, nefsimize gem vurulan günler değil; yoksulların, düşkünlerin, açların, muhtaçların, kimsesizlerin hatırlandığı ve korunduğu yoğun bir seferberliktir.

Ramazan yeme-içme değil, yememe-içmeme ayıdır.

Ramazan eğlence programları ile manevi kazanımları öldürme değil, manevi neşe ile ahireti kazanma ayıdır. 

Ve her sayılı gün gibi, bu coşkulu günler de çok hızlı geçer.

 Ömrü boyunca kaç Ramazan geçireceğini bilemeyen Müslüman için son teravih namazı, son sahur, son iftar buruk bir hüzne dönüşür. Tıpkı gözü yaş­lı hacıların kutsal iklime veda edişi gibi, bu mübarek mevsime de aynı duygularla veda edilir.

Camilerde güzel sesli hafızların, "Elveda yâ şehr-i Ramazan" nağmeleri ile uğurlanır Ramazan. Bir taraftan arınmış, korun­muş, bol ecir kazanmış olma ümidi, diğer taraftan bir sonraki Ramazan'a yetişememe endişesi ile vedalaşılır.

Güneş her eve doğar, ama penceresini, perdesini açanlar ondan istifade eder. O halde gelin bu akşam, bir güneş gibi manevi hayatımızı aydınlatacak Ramazan hilaline gönlümüzü açalım. Her şeyiyle son damlasına kadar ondan istifade edelim. Bu akşam başlayacağımız teravihi ile yarın bütün azalarımıza tutturacağımız orucu ile hayır-hasenat ve infaklarımızla Ramazanlaşalım. Ramazan'a uygun yaşayalım…

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

RAMAZAN’DA NELER YAPILIR?

Ramazan’da Neler Yapılır?

RAMAZAN VE ORUCUN FAZİLETİ

Ramazan ve Orucun Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.