Makbul Bir Oruç İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hadîs-i şerîfte buyrulur: “Nice oruç tutan vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz!..” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21) Yalnızca mideyi aç bırakmakla kâmil mânâda oruç tutulmuş olmaz. Makbul bir oruç, bedendeki bütün uzuvların, bilhassa da gözün, kulağın ve dilin haram ve şüphelilerden muhâfaza edilerek nefsin dizginlenmesini gerektirir. Ancak böyle bir oruç, kul için Cehennemʼe kalkan olur.
1- GÖZE ORUÇ
Gözün orucu harama bakmamak, uygunsuz şeylerden yüz çevirmektir.
Ayet-i Kerimede buyrulur:
"Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini muhafaza etsinler! Görünen kısımları müstesnâ, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler… Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (dikkat çekecek şekilde yürümesin, dışarı çıkarken câzip kokular sürünmesinler). Ey mü’minler! Hep birden Allâh’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz." (en-Nûr, 30-31)
Hadis-i Şerifte buyrulur:
“Harama bakış, iblisin zehirli oklarından bir oktur. Her kim Allah korkusu sebebiyle harama bakmayı terk ederse Allah ona, kalbinde lezzetini hissedeceği bir îman bahşeder.” (Hâkim, IV, 349/7875)
Cerîr (r.a) şöyle der:
Peygamber Efendimiz’e, bakılması haram olan şeyi ansızın görmenin hükmünü sordum:
“–Hemen gözünü başka tarafa çevir!” buyurdu. (Müslim, Âdâb, 45. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Nikâh, 43; Tirmizî, Edeb, 28)
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Her göz (harama bakmakla) zinâ eder. Kadın koku sürünüp (erkeklerin bulunduğu) bir meclisten geçtiği zaman, o da zâniyedir/zinâ etmiş sayılır.” (Tirmizî, Edeb, 35/2786; Ebû Dâvûd, Tereccül, 7/4173; Nesâî, Zînet, 35)
2- DİLE ORUÇ
Dilin orucu dedikodu ve kıybet gibi kötü alşıkanlıklardan uzak durmaktır.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in âzatlısı Ubeyd şöyle anlatır:
İki kadın oruç tutuyorlardı. Öğle üzeri bir kimse gelerek dedi ki:
“–Yâ Rasûlallah! Şurada iki kadın var, oruç tutuyorlar. Neredeyse susuzluktan ölecekler. (Müsâade buyurun da oruçlarını bozsunlar.)” dedi.
Allah Rasûlü ondan yüz çevirdi, cevap vermedi. Gelen kimse sözünü tekrar etti:
“–Yâ Nebiyyallâh! Vallâhi neredeyse ölecekler!” dedi.
Fahr-i Kâinât Efendimiz:
“–Çağır onları!” buyurdu. Kadınlar geldiler. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- bir kap istedi. Kadınlardan birine vererek:
“–İçindekileri çıkar!” dedi. Kadın, kabın yarısını dolduracak şekilde kan, cerahat ve et kustu. Diğerine de aynı şekilde emir buyurunca, o da kabı dolduruncaya kadar kan ve taze et çıkardı. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Bunlar, Allâh’ın helâl kıldığı şeylerden kendilerini tuttular, onlara karşı oruçlu oldular; haram kıldığı şeylerle de oruçlarını açtılar. Birbirinin yanına oturup, insanların etlerini yemeye (gıybet etmeye) başladılar.” buyurdu. (Ahmed, V, 431; Heysemî, III, 171)
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- birgün:
“Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır.” buyurdu. Ashâb-ı Kirâm:
“(Oruçlu) onu ne ile zedeler?” diye sorunca Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Yalan ve gıybetle...” cevâbını verdiler. (Nesâî; Sıyâm, 43)
3- KULAĞA ORUÇ
Kulağın orucu duyulması yasak olan şeylerden kaçınmanın yanında yine dil gibi gıybet ve dedikodudan uzak durmaktır.
Âyet-i kerîmede “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (el-İsrâ, 36) buyruluyor.
“…Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin…” (EL-Hucurât, 12)
"Ey iman edenler, zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir bölümü (yani başkasını kötü zannetme) günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kiminiz de, kiminizin arkasından çekiştirmesin. Sizden her hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tiksindiniz, değil mi? Allah'tan korkun. Çünkü Allah tövbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir." (Hucurât, 49/12).
Allah dostlarından Abdullah Dehlevî Hazretleri Oruçlu olduğu bir gün, yanında sultânı kötülediler. Hazret:
“–Eyvah, orucumuz bozuldu (orucun ecri zâyî oldu)!” buyurdu.
Bir talebesi:
“–Efendim, siz gıybet etmediniz ki!” dediğinde ise:
“–Evet, biz gıybet etmedik, ama dinledik. Gıybette, söyleyen de dinleyen de aynıdır.”
YORUMLAR