Hz. Muhammed’i (s.a.v) Diğer Peygamberlerden Ayıran Üstün Özellikleri

Peygamber Efendimizi (s.a.v) diğer peygamberlerden ayıran üstün özellikleri nelerdir?

Peygamberimiz Hz Muhammed’i (s.a.v) diğer peygamberlerden ayıran üstün özellikler:

1- Allah’tan getirmiş olduğu mesajlar manzumesi olan Kur’an-ı Kerim, hiçbir değişikliğe uğramadan günümeze kadar gelmiştir.

2- Önceki peygamberler, belli toplumlara gönderildikleri halde Hz. Muhammed bütün insanlığa gönderilmiştir. Onun mesajı cihanşumül ve evrenseldir. Nitekim bu konu ile ilgili âyette şöyle buyurulmuştur: “Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı bir peygamber olarak gönderdik.[1]

3- Peygamberliği kıyamet gününe kadar sürecektir. Peygamberlik zinciri onunla sona ermiştir. Ondan sonra başka bir peygamber gönderilmeyecektir. Nitekim âyette “Hz. Muhammed Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur.[2]  buyurulmuştur.

4- Getirdiği din en son ve en mükemmel dindir. Bu husustaki bir âyette “Bugün size dininizi kemale erdirdim. Size olan nimetimi tamamladım.[3] buyurulmuştur.[4]

Son peygamber olan Hz. Muhammed hakkında yeterli bilgi ve malzeme bu gün elimizde mevcuttur. Onun bütün hayatı baştan aşağı tespit edilmiş, yazılı ve şifa­hi olarak hafızalara nakşedilmiştir. Dünya tarihinde hayatı Hz. Muhammed’in hayatı kadar en ince ayrıntılarına kadar tetkik edilen, hakkında müslümanlar ve gayr-ı müslimler  tarafından sayısız araştırma yapılan başka bir insan yoktur.

Yahudilik veya Hıristiyanlık hakkındaki bilgilerin eksikliği, var olan bilgilerin de çok sonraları tespit edilmesi, Hz. Musa ve Hz. İsa'nın hayatı hakkında verilen bilgiler, bazı  kuşkular meydana getirmektedir. Bu gün batıda Hz. İsa’nın gerçekten yaşayıp yaşamadığı, efsanevi bir kişi olup olmadığı şeklinde  tartışmalar bile yapılmaktadır. Eksik bilgilerden kaynaklanan söz konusu şüpheler de dikkate alındığında Hz. Peygamber’in tarih sahnesinde  çok berrak, açık ve seçik bir hayatı olduğu görülür.

Hz. Muhammed'in hayatının böylece tespit edilmesi, onun getirdiği mesaja olan güveni artırmaktadır. Hz. Peygamber hakkında birçok bilgilere sahip olan tarih, onun getirdiği mesajlar hakkında da gerçek bilgilere sahiptir.

Kur'an-ı Kerim, ilk nazil olduğu andan itibaren ezberlenmeye başlanmış ve yazıya geçirilmiştir. Bu çift metod, onun günümüze kadar eksiksiz gelmesini sağlamıştır. Böyle bir koruma metoduna hiçbir kutsal kitap sahip ola­mamıştır.

Hz. Muhammed (s.a.), kendisine vahiy gelen bir peygamberdir. Bunun dışında o da  bizim gibi bir insandır. O, peygamberliğinin yanında beşer olması sebebi ile beşer fıtratının tüm gereklerini yerine getirmiş, bir beşer olarak evlenmiş, çocuk sahibi ol­muş, ticaret yapmıştır. Bu özellikleriyle o, toplumun her seviyesindeki insanlar için model bir şahsiyet olmuştur.[5]

Dinin gayesini gerçekleştirebilmesi için insanın müşahhas bir rehbere ve model şahsiyete ihtiyacı vardır. Peygamberlerin gönderilmesindeki hikmetlerden biri de onların insanlar için mükemmel bir numune-i imtisal olmalarıdır.

İnsanlara örnek olma keyfiyeti, Hz. Peygamber’de bir zirve teşkil etmiştir. Bu durum âyette şöyle dile getirilmiştir: “Şüphesiz Allah Resülü, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.[6]

Onun hayatı kıyamete kadar bütün insanlara örnek olmaya devam edecektir. Zira o, en güzel ve en üstün bir ahlaka sahiptir. Yüce Allah bu hususta şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzere bulunuyorsun.[7]

Hz. Peygamber dinî liderliği, devlet başkanlığı, aile reisliği, ordu komutanlığı ile örnektir. Yine o, nimet içerisinde bulunduğu zamanlar şükür ve tevazuu ile, zor zamanlardaki sabır ve teslimiyeti ile, ganimet mallarını dağıtmadaki cömertliği ile örnektir.

Ayrıca ailesine şefkati ile, zayıflara, kimsesizlere, kölelere merhameti ile, günahkarlara af ve musamahası ile örnektir.[8]

Dipnotlar:

[1] Sebe’, 34/28.

[2] Ahzab,  33/40.

[3] Maide, 5/3.

[4] M. Saim Kılavuz, Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, “Peygamberlik” md.

[5] Mehmet Aydın, Din Fenomeni, Konya, 1995, s. 390-391.

[6] Ahzab, 33/21.

[7] Kalem, 68/4.

[8] O. Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 4, İstanbul, 1998, s. 326-328.

Kaynak: Dr. Erdoğan Baş, Salih İnci, Ana Hatlarıyla Yahudilik  Hıristiyanlık ve İslâm, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.