Harran’da İlk Medrese Yapısı Ortaya Çıkartıldı

Dönemin bilim merkezi olan ve 300’ün üzerinde bilim insanının bulunduğu Harran’da, seyyahların notlarında yer alan 5 medreseden ilkinin kalıntılarına ulaşıldı.

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde bulunan dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden Harran Ören Yeri’nde, 12. yüzyıla ait medrese kalıntıları ortaya çıkarıldı.

Harran’ın dünyanın en eski yerleşim birimlerinden birisi olması dolayısıyla tarih kitaplarında sıkça anlatıldığını ve ilçenin bilinmeyenlerinin de gün geçtikçe ortaya çıkarılmaya başlandığını aktaran Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, bu yıl ki kazılarda cadde, anıtsal bir kapı ve medrese gibi önemli kalıntılara ulaştıklarını ifade etti.

Önal, dönemin önemli isimlerinden Battani ve Sabit Bin Kurre gibi 300’ün üzerinde bilim insanının bulunduğu Harran’da, bilimsel çalışmalara ilişkin ilk arkeolojik verilere Ulu Cami ve Çarşı Hamamı kalıntılarında ulaştıklarını anımsattı.

“HARRAN’IN BİLİNEN MEDRESELERDEN BİRİNE RASTLADIK”

Bu yıl ki çalışmalarda ilk kez üniversite yapısıyla karşılaştıklarını dile getiren Önal, şöyle konuştu:

Çalışmalarda Zengiler dönemine ait olduğunu arkeolojik verilerle tespit ettiğimiz bir medrese bulundu. Daha önceleri Harran’ın 5 medresesi olduğu biliniyordu. İlk kez Harran’ın bu bilinen medreselerden birine rastladık. Toprak üstünde 24 oda belirledik. Şu anda 5 oda ile medresenin anıtsal kapısını tamamen, revakını ise kısmen açığa çıkardık. Aynı zamanda hemen o odaların yanında mutfak var, geniş ocakları ve tandırları olan. Oradan da anlıyoruz ki bu mutfak çok kişiye hizmet veriyor. Mutfağın diğer özelliği, ocak ve tandırların içerisinde küçükbaş hayvan kemikleri yoğun bir biçimde var. Dolayısıyla burada yemeğin hazırlandığı, Moğolların şehri ele geçireceğine iyice kanaat getirildiğinden yemek yenmeden, ocakta bırakılarak can havliyle buradaki insanların şehri terk ettiğini de bize gösteriyor. Anıtsal kapısı ve revakının bir kısmı meydana çıktı. Kazılar devam ediyor. Bu yapı yaklaşık 80 metre genişliğinde bir ölçüye sahip.”

Önal, şu ana kadar elde edilen malzemelerden medresenin 12. yüzyıla ait olduğunu belirlediklerini, bölgedeki kazı çalışmalarının tamamlanmasıyla medrese hakkında daha fazla bilgiye ulaşacaklarını ifade etti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

İSTANBUL’DAKİ BÜTÜN TEKKELERİN İSİMLERİ VE YERLERİ

İstanbul’daki Bütün Tekkelerin İsimleri ve Yerleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.