Filistinli Aile İsrail'in Yıktığı Evlerinde İftar Açıyor

İsrail'in 2014'te Gazze'ye başlattığı saldırılarda evleri askerlerce yıkılan Karra ailesi ramazanı da yıkıntılar arasında geçiriyor.

Gazze'de yaşayan Filistinli aile iki yıldır ramazan ayını İsrail'in 2014'te tamamen yıktığı evlerinde geçiriyor.

Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'un Absan es-Sagir beldesinde yaşayan ve İsrail'in 2014'te Gazze'ye başlattığı saldırılarda evleri askerlerce yıkılan Atıf el-Karra (58) ve ailesi iki yıldır iftarlarını evlerinin molozları önünde açıyor.

Fakirlik sebebiyle başka ev kiralayamayan Karra ailesi, kumaş ve naylonlarla örttükleri yıkılan evlerinin tahrip olmuş ama ayakta kalabilmiş bir odasında yaşam mücadelesi veriyor.

Karra ailesi, yıkılmadan önce 3 katlı ve 6 daireden oluşan, 36 kişiyi barındıran evlerinin tek odasında 8 kişi kalıyor.

Aile reisi Atıf el-Karra AA muhabirine yaptığı açıklamada, evleri yıkılmadan önce hissettikleri ramazan atmosferini artık hissetmediklerini söyledi.

Resmi kurumlar ile hayır kurumlarından evlerini tekrar yapabilmeleri için hibe sözü aldığını ancak bunun şimdiye kadar gerçekleşmediğini dile getiren Karra, "Burada yaz kış iki şeyin sıkıntısını çekiyoruz; ben ve çocuklarım için iş fırsatının olmaması ve elektrik kesintileri." diye konuştu.

"İSRAİL'İN SALDIRILARI HALA DEVAM EDİYOR"

Torunlarının karnını doyuran evin hanımı Naval Karra (54) ise, evleri yıkılmadan önce ramazanın mutlu bir atmosferde geçtiğini o günleri her hatırladığında ağladığını söyledi.

Savaşın hala taze olduğunu ve bitmediğine dikkati çeken Karra, "İsrail'in saldırıları hala devam ediyor. Hala üzerimizde uçaklar uçuyor." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.