Diyanet 102 Ülkede Müslümanlar İçin Hizmet Veriyor

Diyanet İşleri Başkanlığı, 102 ülkede yaklaşık 2 bin personelle vatandaş, soydaş ve Müslümanlar için çalışıyor.

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 1924'te kurulan Diyanet İşleri Başkanlığınca 1980'li yıllardan itibaren yurt içindeki vatandaşların yanı sıra yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlara da hizmet sunuluyor.

Bakanlar Kurulunun, büyükelçilikler ve başkonsolosluklar nezdinde din hizmetleri müşavirlikleri ve ataşelikleri oluşturulmasına ilişkin 1978'de aldığı karar kapsamında, 1985'ten itibaren yurt dışına din görevlileri gönderilmeye başlandı.

Bu çerçevede, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in 2010 yılında göreve gelişine kadar ABD, Avustralya, bazı Avrupa ülkeleri ile Balkan ülkelerini ve Türk cumhuriyetlerini de kapsayan bir coğrafyada 18 din hizmetleri müşavirliği, 21 din hizmetleri ataşeliği ile bin 85 din görevlisi hizmet verdi.

Başkanlığın hizmet verdiği ülke ve personel sayısı 2010'dan itibaren hızla arttı. Bu doğrultuda din hizmetleri müşavirliklerinin sayısı 12'si Avrupa, 23'ü Avrasya ve 17'si Afrika ülkelerinde olmak üzere 52'ye, din hizmetleri ataşeliklerinin sayısı 30'u Avrupa, 6'sı Avrasya, 2'si Afrika ülkesi olmak üzere 38'e, din hizmetleri koordinatörlüğünün sayısı 7'si Avrasya, 4'ü Afrika ve biri Asya ülkesi olmak üzere 12'ye, din hizmetleri müşavir yardımcılıklarının sayısı 3'e yükseldi.

Bazı ülkelerde hem müşavirlik hem de ataşelikle hizmet verilirken, bir bölümü sözleşmeli 2 bin 43 din görevlisi Müslümanların ve soydaşların yoğun olduğu bölgelerde görev yapıyor.

Başkanlık tarafından, soydaşların yanı sıra yurt dışında yaşayan Müslüman azınlıklara hizmet konusunda da adımlar atıldı. Türkiye'nin dini eğitim ve din hizmetleri alanlarındaki tecrübe ve birikimlerini başta İslam ülkeleri olmak üzere Müslüman azınlıklarla paylaşmak amacıyla uluslararası toplantılar düzenlendi.

Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce yürütülen hizmetler kapsamında, 2010 öncesinde uluslararası şuralar, sempozyumlar ve zirveler gerçekleştirilirken bu faaliyetler 2010 sonrasında da artırılarak sürdürüldü. Bu çerçevede Avrasya İslam Şuralarının yanı sıra, Afrika Müslüman Liderler Zirvesi, Balkan Ülkeleri Diyanet İşleri Başkanları Toplantısı, Avrupa Müslümanları Buluşması, Latin Amerika Ülkeleri ve Karayip Adaları Müslüman Dini Liderler Zirvesi gibi etkinliklerle dünya genelinde pek çok Müslümana ulaşıldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.