Osmanlı'da Çiçekçilik Nasıl Yapılırdı?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., Osmanlı dönemindeki çiçekçilik sanatını ve Osmanlı çiçeklerinin sırlarını anlatan 8 şükûfenameyi tek kitapta topladı.

Araştırmacı yazar Dr. Seyit Ali Kahraman tarafından hazırlanan “Şükûfenâme” adlı kitapta, Osmanlı çiçekçilik tarihinin en önemli yazma eserlerinden 8 tanesi ilk kez özgün diliyle yayımlandı.

OSMANLI ÇİÇEKÇİLİĞİ KANUNÎ DÖNEMİNDE ZİRVEYE ULAŞTI

Kitapta, 16.yüzyılda özellikle Kanunî Sultan Süleyman döneminde zirveye ulaşan bahçe ve çiçek kültürü ile başta padişahlar olmak üzere her kesimden halkın profesyonelce uğraştığı çiçek yetiştiriciliği, tarihî vesikalarıyla birlikte anlatılıyor.

BOTANİK İLMİNE KATKI

Osmanlı çiçek yetiştiriciliğini ve çiçeklerini anlatan 8 yazma eseri bir araya getiren “Şükûfenâme” adlı kitapta, botanik bilimine kaynaklık edebilecek önemli bilgiler yer alıyor. Eser, Şükûfenâme-i Ali Çelebi, Ubeydullah Efendi Şükûfenâmesi, Lâlezarî Mehmed Efendi Şükûfenâmesi, Şükûfenâme, Defter-i Lâlezar-ı İstanbul, Takvimü’l-kibâr min Mi’yâri’l-ezhâr, Karanfil Risalesi, Revnak-ı Bostan adlı 8 yazmanın yanında, yine aynı konuda yazılmış yazmalardan yola çıkılarak hazırlanmış çiçek yetiştiriciliği bilgileri, yazmalarda isimleri geçen çiçeklerin listesi, çiçek yetiştiriciliğine ait sözlük ve dizinden oluşuyor.

İSTANBUL'UN İLK LÂLESİ EBUSSUUD EFENDİ'DEN

Şükûfenâme’de anlatılan hikâyeye göre; Kanunî Sultan Süleyman’ın ünlü şeyhülislamı Ebussuud Efendi’ye Bolu’dan bir lâle soğanı hediye olarak getirilmiş. Ebussuud Efendi’nin bu lâle soğanını ekmesiyle İstanbul’da lâle merakı ve yetiştiriciliği başlamış.

HÜDAYİ HAZRETLERİ LÂLE YETİŞTİRİCİLİĞİNE ÖNEM VERİRDİ

İstanbul’un büyük mutasavvıflarından Üsküdarlı Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri'nin lâle yetiştiriciliğine önem verdiği ve bu konuda insanları teşvik ettiği de Şükûfenâme’de anlatılan hikâyeler arasında yer alıyor.

BİN ALTIN DEĞERİNDEKİ LÂLE SOĞANI

Kitapta yer alan bilgilere göre, Osmanlı döneminde özellikle lâle sevgisi ve merakı, bir tutkuya dönüşmüş. Değerli bir lâle soğanı, bin altına alınıp satılır hâle gelmiş.

Sultan 3. Ahmed ve sadrazamı Nevşehirli İbrahim Paşa zamanındaki çiçekçiliği de anlatan kitapta, o dönemde yetiştirilen binlerce lâlenin ismi ve özellikleri detaylı olarak anlatılıyor.

Çiçek yetiştiriciliğine ait makalelerin de yer aldığı kitapta, “Lâle, nergis, buhur-ı meryem nasıl yetiştirilir?”, “Seçkin bir lâlenin özellikleri nelerdir?” gibi sorulara cevaplar veriliyor. Kitapta ayrıca, çiçek yazmalarında geçen İstanbul lâlesi, Kıbrıs, Girit ve Kâğıthane lâlesi, sümbül, nergis, karanfil gibi, adı geçen çiçeklerin listesine de yer veriliyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.