Okul Öncesi Eğitim Zorunlu Oluyor

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale gelmesi için de 20 kişilik 19 bin 104 yeni dersliğin yapılması gerekiyor.

Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatıyla tam gün ile okul öncesi eğitimin zorunlu hale gelmesine ilişkin başlatılan çalışma  Milli Eğitim Bakanlığı'nca (MEB) tamamlandı ve Başbakanlığa sunuldu.

Bakanlığın bu kapsamda, tam gün eğitim modeli için derslik başına düşen öğrenci sayısını baz alarak yaptığı çalışmaya göre, 24 kişilik sınıflar için 163 bin 408, 30 kişilik sınıflar için 77 bin 799, 34 kişilik sınıflar için 40 bin 198 yeni derslik gerekiyor.

TAM GÜN EĞİTİM MODELİ HAYATA GEÇİRİLECEK

Çalışma ile tam gün eğitim modelinin hayata geçirileceği 2019 yılına kadar yapılması planlanan derslik ihtiyacının maliyeti de tespit edildi. Buna göre, 24 kişilik sınıflar için yapılacak dersliğin 81 milyar 704 milyon, 30 kişilik sınıflar için 38 milyar 899 milyon 500 bin, 34 kişilik sınıflar için de 20 milyar 99 milyon lira maliyet belirlendi.

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale gelmesi için 20 kişilik 19 bin 104 yeni dersliğin yapılması gerekiyor. Planlamada okul öncesi eğitim kapsamında yapılacak derslikler için de 7 milyar 49 milyon 376 bin lira maliyet çıkarıldı.

"4+4+4'TEN SONRA YAPILACAK EN BÜYÜK REFORM"

Başbakan Binali Yıldırım'ın "eğitim alanında 4+4+4'ten sonra yapılacak en büyük reform" olarak nitelendirdiği tam gün eğitim uygulaması, 2019'da Türkiye genelinde uygulamaya konulacak. Tam gün eğitimin uygulanmasıyla sabahçı-öğlenci uygulaması da tamamen kaldırılacak.

Zorunlu okul öncesi eğitim de gelecek yıldan itibaren, eğitim bölgelerinden seçilecek okullarda, pilot uygulama olarak başlatılacak. Türkiye'de, okullaşma oranı yüzde 50'lerin üzerine çıkan okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesiyle öğrenciler 2-3 yaşından itibaren eğitime başlayacak ve okul ortamına alışacak.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.