Nijer'de Osmanlı Sancağı Dalgalanıyor

Osmanlı Devleti'nin en uzak toprağı olan Fizan'ın güneyinde yer alan Nijer'de Osmanlı kültürünün izlerine hâlâ rastlanabiliyor.

Osmanlı Devleti'nin en uzak toprağı olan Fizan'ın güneyinde yer alan Nijer'de Osmanlı kültürünün izlerine hâlâ rastlanabiliyor. Yıldırım Bayezid’in soyundan geldiği kabul edilen Sultan İbrahim tarafından yönetilen Agadez’in İstanbulewa kentinde Osmanlı sancağı dalgalanıyor.

YILDIRIM BAYEZİD'İN NİJERLİ TORUNLARI

Osmanlı'nın Afrika kıtasında ulaştığı en uzak nokta olan Fizan'ın güney kesiminde bulunan Agadez Sultanlığı, Osmanlı kültürünü yaşatıyor. Agadez'e bağlı İstanbulewa şehrinde halen Osmanlı sancağı dalgalanırken, bölge sultanlık sistemi ile yönetiliyor. Bölgede hâkim olan genel kanıya göre, Agadez'i yöneten Sultan İbrahim Umaru Yıldırım Bayezid Han'ın soyundan geliyor.

nijer

Konuyla ilgili araştırmalar iki yıl önce Niamey'a atanan Büyükelçi Hasan Ulusoy'un çalışmaları ile hız kazandı. 6 yüz yıllık hikâyeyi arşivlerden araştıran Ulusoy'a göre, araştırmalar iki ülke münasebetleri açısından önem taşıyor.

Büyükelçi Hasan Ulusoy şunları söylüyor: "Osmanlı 1500'lerde önce Kuzey Afrika olmak üzere yavaş yavaş sahra altı Afrika'ya geliyor. Ancak bunun öncesinde Nijer'de Osmanlı padişahının izini bulduk. Bu da kuzeyde bulunan Agadez Bölgesi'ndeki kavimlerin çoğu Tuareg olmak üzere, kavimlerin daha 1400'ün başında  4-5 kabilenin Osmanlı padişahının huzuruna çıkıp, kendilerini yönetecek bir şef istemeleriyle başlıyor."

Yerel ve ardından sözlü kaynaklardan bu bilgileri tespit eden Ulusoy, daha sonra ikincil kaynaklardan da benzer bilgilere rastlamış.  Emekli Büyükelçi Numan Hazar'ın kaleme aldığı bir kitapta da Fransız kaynaklarına atfen bu konuya değinildiğini gören Ulusoy, "1400'ün başında bir heyet Osmanlı sultanına çıkarak, kendilerini yönetmesi için bir şef göndermesini istiyorlar. Ben o sultanın Yıldırım Bayezid olduğu çıkarımında bulundum. Fakat bunu incelemek lazım.

BASBAKAN RECEP TAYYIP ERDOGAN, GELENEKSEL BIANOU VE TANDE BAYRAMI KAPSAMINDA DUZENLENEN GOSTERILERI IZLEDI. AGADEZ BOLGESINDEN GELEN TUAREGLER DE GOSTERILERE RENK KATTI. (ANADOLU AJANSI - CEM OKSUZ) (20130109)

Rivayete göre, bir Afrikalı cariyesinden olma oğlunu bu bölgeye yolluyor. Gönderilen zatın adı da Yunus. Yunus Sultan buraya geliyor ve bugün Agadez Sultanlığı denen ilk sultanlığı kuruyor."

AFRİKA'NIN İSTANBULLULARI

Bölgede bugün de sürdürülen Agadez Sultanlığı soyundan gelenlere yerel dilde “İstanbul'dan gelen" manasında 'İstanbulewa' deniyor. Bu bölge tarih boyunca hem kültürel hem de siyasi anlamda bölgenin ayrıcalıklı gruplarından biri olmayı sürdürüyor.

Büyükelçi Hasan Ulusoy son olarak şu bilgileri verdi: "Bugün Agadez'de her Cuma namazında hutbede Osmanlı padişahlarının isimleri yadedilir. Trablus Savaşı'nda terketmek zorunda kaldığımız Osmanlı kalelerimiz var Agadez'de. Nijer'in kuzeyi, Osmanlı Türkleri'yle, biz Türklerle kardeş esasen. Ortak bir aidiyet var ve bizim bunu yaşatmamız lazım. Bu aidiyet güçlendirilmeli. Böyle bir aidiyetin bulunduğu yere gelmekle kendimi şanslı addediyorum. Çabalarımızla bu aidiyetin ve ortak noktalarımızın daha da artması için gayret edeceğiz."

Kaynak: Dünya Bizim

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.