Nihad Sami Banarlı Kimdir?

Onlarca baskı yapan "Türkçenin Sırları" eserinin müellifi, edebiyat tarihçisi, şair, yazar ve öğretmen Nihad Sami Banarlı, kaleme aldığı edebiyat ders kitaplarıyla birkaç nesle "Türkçeyi sevdiren edebiyatçı" olarak anılıyor. 

Trabzonlu Alemdarzade ailesine mensup, Osmanlı devri mutasarrıflarından İlyas Sami Bey'in oğlu Banarlı, 18 Nisan 1907'de İstanbul'da dünyaya geldi. Devrin tanınmış şairlerinden Hilmi Efendi'nin torunu olan yazar, önce Somyarkın, daha sonra Banarlı soyadını aldı.

Orta öğrenimini Vefa Lisesi ve İstiklal Lisesi'nde tamamlayan Banarlı, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü ile birlikte Yüksek Muallim Mektebi'ni bitirdi.

Edebiyat fakültesinde Türkolog, Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü'nün öğrencisi olan Banarlı, mezuniyetinin ardından Edirne Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı.

Edirne Kız ve Erkek Muallim, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'nda öğretmenlik yapan Banarlı, İstanbul Eğitim Enstitüsü, Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde öğretim üyeliği yaptı.

Banarlı, 1957-1958 yılları arasında Yüksek Öğretmen Okulu Müdürlüğü görevinin dışında, Boğaziçi, Şişli Terakki ve Işık liseleri gibi çeşitli okullarda dersler verdi, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde İslami Türk Edebiyatı dersini okuttu. Banarlı, 1969'da kendi isteğiyle emekli oldu.

Hocası Köprülü'nün etkisiyle edebiyat tarihi araştırmalarına yönelen Banarlı, çalışmalarını Altı Ok, Atsız Mecmua, Orhun, Ülkü, Halk Bilgisi gibi dergilerde yayımladı. Ötüken, Yahya Kemal Enstitüsü, İstanbul Enstitüsü, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü, Hayat Tarih, Kubbealtı Akademi mecmuaları, Hürriyet, Akşam, Yeni Sabah gazetelerinde de yazıları yayımlanan Banarlı, haftalık Meydan gazetesinde Emin Bayraktaroğlu müstearıyla yazılar kaleme aldı. Özellikle Hürriyet gazetesine yazdığı haftalık "Edebi Sohbetler" büyük bir okuyucu kitlesine ulaştı. Banarlı, 1940'tan itibaren Yedigün dergisinin edebiyat sayfasını yönetti.

TÜRKÇENİN SIRLARINI KEŞFETTİ

Nihad Sami Banarlı, 1972'de yayımlanan ve onlarca baskı yapan "Türkçenin Sırları" kitabında, Türkçeye ve Türkçenin meselelerine dair kendine özgü bir sohbet üslubu ile Türk tarihini, kültür eserlerini ve özellikle Türkçeyi bilinçli bir şekilde tanıttı ve benimsetmeye çalıştı.

Türkçenin tarih içinde kazandığı sesleri korumak amacıyla farklı bir imla kullanan ve öztürkçecilerin düşman olduğu uzun heceyi vazgeçilmez bir ses zenginliği olarak gören Banarlı, Türkçenin Arapça, Latince ve İngilizce gibi bir medeniyet ve imparatorluk dili olduğunu anlattı.

YAHYA KEMAL'İ UNUTTURMADI

Şair Yahya Kemal Beyatlı'nın yayımlanmış ve yayımlanmamış bütün eserlerini, ölümünden sonra 1961'den başlayarak on kitaplık külliyat halinde yayıma hazırlayan Banarlı, kurucusu olduğu Yahya Kemal Enstitüsü için şairin mirasçıları tarafından devredilmesinde rolü olduğu evrak ile eşyayı tasnif ve tertip etti, ayrıca Yahya Kemal Müzesi ve arşivini kurdu. Yahya Kemal'in Türk edebiyat ve fikir hayatındaki yerini almasında önemli bir rol aldı.

Milli Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser Komisyon ve Çağdaş Türk Yazarları Komisyon üyeliği, İstanbul Fetih Cemiyeti'ne bağlı İstanbul Enstitüsü Müdürlüğü yapan yazar, Kubbealtı Cemiyeti bünyesindeki Dil ve Edebiyat Akademisi'nin edebiyat dalı başkanlığını ve aynı kuruluşun 1972'den itibaren yayımladığı Kubbealtı Akademi Mecmuası'nın müdürlüğünü de üstlendi.

Banarlı'nın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1933'te açtığı yarışmada "Kızıl Çağlayan", "Bir Yuvanın Şarkısı" adlı manzum piyesleri ödül kazandı ve bakanlık tarafından yayımlandı.

"Kızıl Çağlayan" piyesi 1958'de, "Bu Vatan Bizim" adıyla yönetmen Nejat Saydam tarafından sinemaya aktarıldı. "Bir Güzelliğin Hikayesi" adlı küçük romanı ise Hürriyet gazetesinde 13 sayı tefrika edildi.

Banarlı, 13 Ağustos 1974'de 67 yaşında İstanbul'da vefat etti. Aşiyan Mezarlığı'na defnedilen yazarın, liseler için hazırladığı edebiyat ders kitapları hala okullarda okutuluyor.

Yazarın vefatının ardından öğrencisi Nermin Suner Pekin tarafından toplanan bütün yazıları, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı tarafından yayımlandı. Vefatı nedeniyle basılamayan, Pekin tarafından baskıya hazırlanan "Resimli Türk Edebiyatı Tarihi" eseri, bugün de edebiyat dünyasında başlıca kaynak kitap olarak yerini aldı.

ESERLERİ

Nihad Sami Banarlı, araştırma ve inceleme dalında, "Türkçenin Sırları", "14. Asır Anadolu Şairlerinden Ahmedi'nin Osmanlı Tarihi: Dasitan-ı Tevarih-i Müluk'i Al-i Osman ve Cemşid ve Hurşid Mesnevisi", "Namık Kemal ve Türk-Osmanlı Milliyetçiliği", "Resimli Türk Edebiyatı Tarihi", "Yahya Kemal Yaşarken", "Yahya Kemal'in Hatıraları", "Büyük Nazireler-Mevlid ve Mevlid'de Milli Çizgiler", "Faruk Nafiz-Hayatı, Seçme Şiirleri", "Şiir ve Edebiyat Sohbetleri", "Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri", "Bir Dağdan Bir Dağa", "Nihad Sami Banarlı'nın Kaleminden Yahya Kemal", "Kültür Köprüsü", "Süleyman Çelebi'den Mehmed Akif'e Kitaplar ve Portreler", "Mehmed Akif'ten Günümüze", "Devlet ve Devlet Terbiyesi", "İstanbul'a Dair" ve "İman ve Yaşama Üslubu", şiir dalında "İstanbul'un Fethi İçin Mısralar", ders kitapları dalında "Başlangıçtan Tanzimat'a Kadar Türk Edebiyatı", "Edebi Bilgiler", "Metinlerle Edebi Bilgiler", "Metinlerle Türk ve Batı Edebiyatı', piyes dalında ise "Kızıl Çağlayan", "Bir Yuvanın Şarkısı" eserlerini okuyucuyla buluşturdu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.