Müslüman İsimleri Yasaklandı

Çin, Doğu Türkistan'da Müslüman isimlerini yasaklandığını duyurdu.

Doğu Türkistan özelinde alınan karara göre "Muhammed" isminin dahi kullanımının önüne geçilmek isteniyor, "Aşırılığı" önleme amaçlı alındığı ileri sürülen karara göre, aileleri tarafından ismi değiştirilmeyen Müslüman öğrencilerin okullara girişine engel olunacak. Doğu Türkistan'da isimlerin yanı sıra erkeklerde uzun sakalın da yasaklandığı duyuruldu

Hürriyet'in haberine göre, Çinli yetkililerin Uygur bölgesindeki tüm yerleşim birimlerinde yasaklanan isimlere dair duyurular yaptığı belirtildi.

Buna göre, kullanımı yasak olan isimler arasında "Muhammed, Ayşe, Fatma, Hatice, Mücahit, Cihat, Talip, İmam, Muslima, Mücahit, Sümeyye, Nasrullah, Turknaz, Turkzat, Hacı, Arafat, Medine, Şemseddin, Seyfullah, Abdulaziz, Saddam, Bin Ladin, Esedullah, Muhlise" gibi birçok isim bulunuyor.

Sosyal medyada yayılan fotoğrafta yasaklanan isimlerin resmi duyuruda yer aldığı iddia ediliyor.

ÇİN'DEN MÜSLÜMAN İSİMLERİNE YASAK

Washington merkezli Uygur Amerikan Derneği Başkan Yardımcısı İlsat Hesen, alınan kararın "aptalca" olduğunu belirterek, Uygur Müslümanlarına yönelik asimilasyon politikasının bir örneği olduğunun altını çizdi.

"Çocuklara dini ve etnik isimlerin verilmesi basit bir insan hakkıdır" diyen Hesen, Çin anayasasında dahi bu yasağın bir dayanağının bulunmadığını ifade etti.

Hesen, Çin ve komünizm destekçisi üst düzey Uygur yetkililerinin de Müslüman isimleri taşıdığını belirterek, Seyfeddin Azizi, İsmail Ahmet ve Nur Bekri gibi isimleri örnek verdi.

İnsan hakları grupları, Çin yönetimini Uygur bölgesinde halka karşı sert ve zalimce muamelede bulunması, evlere hukuksuz baskınlar düzenlemesi, İslami uygulamaları kısıtlaması, farklı kültür ve dillere yönelik asimilasyon politikaları nedeniyle suçluyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.