'kaya Tuzu' Mineral Deposu

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, kaya tuzunun çok önemli bir mineral olduğunu belirterek, "Kaya tuzunu kontrollü olarak tüketebildiğiniz kadar tüketebilirsiniz." dedi.

Kaya tuzunun sağlık için önemli bileşenleri barındırdığına dikkati çeken Karatay, "Kaya tuzu aslında tuz değildir, çok önemli bir mineraldir. Halit denilen bir mineraldir. Kaya tuzu, insan vücudunda bulunan 92 mineral ve elementin 84'ünü barındırır." diye konuştu.

Karatay, kaya tuzunun sağlık açısından önem taşıdığına işaret ederek, içinde insan için en çok ihtiyaç duyulan mineraller olan kalsiyum, potasyum, magnezyum, manganez, bakır, çinko, selenyum ve iyot bulunduğunu kaydetti.

Kaya tuzunun işlenmemiş, rafine edilmemiş ve içerisinde katkı maddesi bulunmayan sağlıklı bir mineral kaynağı olduğunun altını çizen Karatay, "İnsan vücudunun bu dengeli ve doğal minerale çok ihtiyacı vardır. Bu nedenle tuz olmayan kaya tuzu, sağlığımız için gereklidir." ifadesini kullandı.

KAYA TUZUNU LAMBA OLARAK KULLANABİLİRSİNİZ

lamba_1

Karatay, kaya tuzunun dengeli bir şekilde tüketilebileceğini dile getirerek, "Kaya tuzunu kontrolü olarak tüketebildiğiniz kadar tüketebilirsiniz. Zaten tuz olmadığı için bütün vücudu dengeler. Kaya tuzu sadece tüketilmez. Bunun yanında banyosu da yapılabilir. Kaya tuzu ile gargara yapılıp boğaz ağrısı giderilebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Kaya tuzunun farklı biçimlerde değerlendirilebileceğini anlatan Karatay, şunları kaydetti:

"Kaya tuzunu lamba olarak kullanabilir, odanıza da koyabilirsiniz. Negatif elektron yaydığı için etrafta biriken pozitif iyonları azaltır. Radyasyon dediğimiz elektromanyetik alandan uzaklaştırır, rahat nefes aldırır. Ortamı temizlediği için kaya tuzu gece lambası şeklinde de kullanılabilir. Lamba olarak kullanıldığı zaman ısı olduğu için daha çok buhar haline gelir. Odanıza koyduğunuz zaman nefesi açar, öksürüğe, bronşite iyi gelir, tansiyonu, dolaşımı düzenler ve bütün vücudu dinçleştirir."

Karatay, beyaz kristal kaya tuzunu insanların evinde kendi imkanları ile öğütüp yemeklerde kullanabileceklerini, istenirse banyo suyuna katabileceklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.