Kalbe Zarar Veren Şeyler

İyi ve huzurlu bir kalbi en çok ne rahatsız eder, zarar verir? İşte kalbe en çok zarar veren duygu...

Hazret-i Mevlânâ, kalpteki bilgi ve niyetin, kötü duygulardan nasıl zarar gördüğünü, düşündürücü bir temsille anlatır:

“Bir kadıyı bir yere tayin ettiler. O ağlamaya başladı. Vekili kadıya;

«–Kadı efendi, neden ağlıyorsun? Şimdi senin ağlamak, feryâd etmek zamanın değil; bir yerde vazife verdikleri için neşelenmen gerekmez mi?» dedi.

Kadı ah ederek dedi ki:

«–Bir işin içyüzünü bilmeyen kimse nasıl kadı olur da hükmedebilir?

Bir kadı; hükmedeceği bir dâvânın hakikatini bilen iki kişi arasında, bir câhilden başka bir şey değildir ki…

Mahkemeye gelen iki hasım, aralarında geçen vak‘ayı bilmektedirler. Zavallı kadı; o iki tarafın hilelerini, oyunlarını ne bilsin?..

O, hasımların hâllerinden câhil ve gafildir. Böyle olduğu hâlde kanlarına ve mallarına nasıl hüküm verir?»

Vekili dedi ki:

«Hasımlar bilgilidirler. Yani aralarındaki hâdiseyi bilirler. Fakat her biri öbürünü mahkûm etmek hırsı ile illetlidir, hastadır. Sen câhilsin, yani onların vak‘asını bilmezsin ama, onların hırs hastalığı sende olmadığı için, sen şeriatin mumusun.

Çünkü sen ara yerdesin, illetli değilsin, kötü bir niyetin yok. Onlardaki hırs da sende yok. İşte o ferâgat, o yokluk senin için göz nûru olur.

O iki bilgiliyi, yani aralarındaki dâvâyı bilen iki hasmı, garazları kör etmiştir. Garaz illeti; onların bilgisini göstermez, işe yaramaz bir hâle getirmiştir. İlletleri, sanki onların bilgilerini mezara tıkamıştır.

Kinsiz ve garazsız oluş, câhili âlim yapar. Hâlbuki kin ve garaz; bilgiyi eğri bir hâle koyar, zulmeder bir hâle getirir.»”

Hadîs-i şerifte buyurulmuştur:

“Mü’minin firâsetinden sakınınız; zira o, Allâh’ın nûru ile bakar.” (Tirmizî, Tefsîr, 15)

Mü’min; hayır ve şerri, hak ve bâtılı birbirinden ayırt edecek bu firâseti, gönül temizliği ve takvâ neticesinde elde eder. Âyet-i kerîmelerde buyurulur:

“Ey îmân edenler!

Eğer Allah’tan ittikā ederseniz, O, size bir furkan (iyi ile kötüyü ayırt edecek bir ilim, firâset ve anlayış) verir, günahlarınızı örter ve sizi bağışlar.

Çünkü Allah, büyük lütuf sahibidir.” (el-Enfâl, 29)

“…Takvâ sahibi olun ki Allah size (bilmediğinizi) öğretsin!..” (el-Bakara, 282)

Mevlânâ Hazretleri’nin bu kıssası, zâhiren İslâmî ilimleri tahsil etmiş olduğu hâlde, kalplerindeki menfî duygular yüzünden, İslâm’a fitne kesilen bedbahtların hâlini de tarif etmektedir.

Hazret-i Mevlânâ der ki:

“Cenneti âlet edevat ile yapmamışlardır. Orası amellerden; iyi, sâlih amellerden ve hâlis niyetlerden yapılmıştır.”

Yâ Rabbî!..

Çıktığımız zorlu ebediyet yolculuğunda, niyetlerimizi hâlis eyle, amellerimizi sâlih eyle!.. Bizleri sırât-ı müstakîmden ayırma!.. Kalplerimize îmânı ve takvâyı sevdir. Bizleri râzı olduğun sâlih ameller işlemeye muvaffak kıl!.. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2018 Ay: Ağustos, Sayı: 162

İslam ve İhsan

ÖLMÜŞ KALPLERİ DİRİLTEN HİKMET

Ölmüş Kalpleri Dirilten Hikmet

NEFS TEZKİYESİ KALP TASFİYESİ

Nefs Tezkiyesi Kalp Tasfiyesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.