“İnsan” Yetiştiren Eğitim Fabrikası

Hüner Derneği bir yıl içinde 3 binden fazla öğrenci ile bire bir buluşarak şahsiyet gelişimleri eğitimi verdi.

Röportaj: Fahri Sarrafoğlu

Üniversite gençliğinin enerjisini doğru yerde doğru şekilde kullanmalarına yardımcı olmak amacıyla Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’nın himayesinde kurulan dernek, nitelikli gençlik yetişmesi için yoğun gayret sarf ediyor.  Ülkemiz ve dünya geleceğine hizmet edecek, topluluklara, kurumlara ve hizmetlere yön verecek hizmet ehli, nitelikli üniversite gençleri yetiştirmeyi amaçlan Hüner Derneği, üniversite sonrasında hizmeti en verimli şekilde yapacak olan bireyler yetiştirmek için canla başla çalışıyor.

Hüner Derneği Başkanı Ayhan Yılmaz ile gençlere dönük çalışmaları hakkında kısa bir söyleşi yaptık.

RUHEN GELİŞMİŞ BİR GENÇLİK YETİŞİYOR

Hüner Derneği adeta bir akademi  gibi çalışıyor. Tüm Türkiye'yi kucaklamış bir dantel gibi örüyor. Bize kısaca hünerden bahsedebilir misiniz? Nedir Hüner?

Hüner derneği ülkemizin üniversite gençliğini kapsayan çalışmaları bünyesinde barındırmaktadır. Gençlik döneminin en kritik evresinde bulunan üniversitelilere yönelik çalışmalar; onların bireysel ve toplumsal ihtiyaçları dikkate alınarak hazırlanmaktadır.

Ruhen gelişmiş, nefsini, onun zaaflarını ve meziyetlerini tanıyan, dindarlığını kişisel ve toplumsal ahlaklanmanın, yücelmenin bir vasıtası kılmış samimi gençleri bulmayı murad etmek gayesiyle çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz.

Amacımız modernleşmenin parçalayıcı kimlik tuzaklarına düşmeden/düşürmeden şuurlu, ilmî ve üstün ahlakî değerlerle donanmış, kültür seviyesi yüksek, gençlerin muhtelif organizasyonlar ve faaliyetlerle yetişmelerine katkıda bulunmaktır. Önünde katedeceği çok yol olan derneğimizin bu amaçlarla istikbalde dinimize ve insanlığa katkı sunması en büyük niyazımızdır.

AKADEMİ GİBİ ÇALIŞAN “GENÇLİK” DERNEĞİ

Bülten ve afişlerinize baktığımız zaman "adeta insan yetiştiren eğitim fabrikası" gibisiniz. Bir sayı verecek olursak bugüne kadar kaç kişiye eğitim verdiniz?

Hitap ettiğimiz kitle üniversite öğrencileri olsa da bu çalışmaları Anadolu’daki gönüllü eğitimcilerin destekleriyle de yürütmekteyiz. 2015-2016 eğitim dönemi içerisinde hem gönüllü eğitimcilere hem de üniversite öğrencilerine hitap eden organizasyonlar icra edildi. Bu çerçeve verilecek rakamlar bu kapsamda değerlendirilmelidir diye düşünüyoruz.

2015-2016 eğitim dönemi içerisinde yaptığımız tüm organizasyonlar bize 3 bin 29 kişiye ulaştığımızı gösteriyor diyebiliriz.  Ayrıca eğitimcilere ve üniversite öğrencilerine yaptığımız buluşmaları detaylandırmak gerekirse; öğrenci buluşmalarında bin 227, yaz kamplarında 105, projelerde 598 ve eğitimciler ile yapılan toplantılar ile il ziyaretleri kapsamında da bin 99 kişi ile bir araya gelme fırsatı yakaladık.

VERİLEN EĞİTİM SAYESİNDE GÖNÜLLÜLÜK ORANI GİDEREK ARTIYOR

Eğitime katılanlarda bir değişim oldu mu, bunu da ölçme imkânınız var mı?

Hüner Derneği olarak yaptığımız her organizasyonda değişimi ve dönüşümü sağlayacak çalışmalar içerisinde olmaya çalışıyoruz. Tabi yapılan tüm bu gayretler uzun soluklu bir sürecin ancak toplamını ifade edecektir. Çünkü yapılan bir organizasyon ile hedeflenen başarıya anında ulaşmak mümkün değildir. Ancak sistematik bir planlama ile değişimi ve dönüşümü takip etme fırsatı yakalayabilirsiniz.

Yapılan eğitimlerin sonunda bizlerde katılımcılara farklı açılardan sorulmuş anketler doldurtmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda birebir iletişim kurarak; eğitim sonunda ortaya nasıl bir faydanın çıktığını, bu faydanın bireysel ve toplumsal açıdan kendisine ne kattığını sormaktayız. Bunun sonucunda ise ortaya güzel farklılıklar ve değişimler çıktığını görmemiz bizleri hayli sevindirmekte açıkçası. Fakat katılımcılar eğitimler bittikten sonra şehirlerine döndükleri için değişimin ne derece etkili olduğunu bizler görememekteyiz. Burada en önemli destekçilerimiz gönüllü eğitimcilerimizdir.

Belirttiğimiz gibi Anadolu’daki eğitimcilerin de desteği bizim çalışmalarımızı gerçekleştirmede ve devamlığını sağlamada en önemli kilit taşıdır. Katılımcılar şehirlerine döndüklerinde onlar ile sürekli iletişim halinde olan eğitimciler bu dönüşümü daha rahat fark etmektedirler. Bizlerde onlardan aldığımız geri dönüşler ile organizasyonlarımızın başarı derecesini ölçmekteyiz.

Tabi her katılımcıda aynı oranda değişiklikler olmasını bekleyemeyiz. İnsan yaratılış itibariyle farklı fıtrat, istidat ve algılama biçimlerine sahip olduğu için söylenen bir sözün dahi her açıdan hissedilişi ve düşüncelerde oluşturacak fikirleri birbirinden kısmi de olsa farklı olacaktır. Tüm bu sebeplerden ötürü kapsayıcı ve etkin geri dönüşler almamızı sağlayan anketler ve birebir iletişim olanakları ne derece değişim ve dönüşümü ortaya çıkardığımızı bizlere göstermektedir.

2016 bitmek üzere 2017 yılı hedeflerinde neler var, daha farklı eğitim veya etkinlikler var mı?

Hüner Derneği olarak her yıl tüm çalışmalarımızı ekip arkadaşlarımız ile gözden geçirmekteyiz. Özellikle de sürekli değişen insan ihtiyaçlarını, gençlerin taleplerini ve imkânlarımızın sınırlarını belirledikten sonra faaliyetlerimizi en güncel hale dönüştürmeye çalışıyoruz.

Her faaliyeti güncel olarak hazırlamak tabii olarak beraberinde de yeni organizasyon sahaları meydana getirmektedir. Bu yıl gençlerimizin daha fazla iletişim halinde olmalarını sağlayacak, kendisi dışında ailesine, arkadaşlarına, çevresine ve topluma fayda sağlayacak projelerde aktif rol almalarını hedeflemekteyiz. Çünkü internet ve sosyal medyanın artıları olduğu kadar ortaya çıkardığı ve zaman içerisinde çok da fark edemediğimiz tahribatlara yol açtığını görüyoruz. Ayrıca bireysel ve hedonist (hazcı) yaşam tarzının daha cazibeli gösterildiği günümüzde gençlerimize hitap edecek her türlü çalışmanın yollarını aramak mecburiyetindeyiz.

ŞİZOFRENİK KİŞİLİK GÖRÜNÜMÜNDEN KURTULMALIYIZ

Yaptığınız çalışmalarla gençlerin içindesiniz sizce günümüz gençliğinin en önemli sorunu nedir? Buna çözüm konusunda da neler yapılıyor, ya da önerileriniz nelerdir?

Gençler ahlaki değer bunalımı yaşıyor. Günümüzde ahlaki değerlerin, ilkelerin tamamen erozyona uğradığı bir karakter ve değer bunalımının var olduğunu görüyoruz. Gençler toplumumuzun aynası, yani onları bu toplumdan ayrı bir dünyada yaşayan varlıklar olarak görmemek gerekiyor. Dolayısıyla üniversite gençliğinin sorunları dediğimiz zaman, aslında bir ölçüde o toplumun sorunlarını da yansıtmış oluyoruz. Genel anlamda gençliğin sorunları, toplumun sorunlarından ayrı düşünülemez, değerlendirilemez. Gençlik dönemi insan hayatının en fırtınalı dönemidir; kimliğini kazanma veya kaybetme savaşını verdiği, artık yetişkin bir insan olarak topluma girmeye çalıştığı çok kritik bir dönemdir. Bu sancılı dönemde zaten sancılı bir süreç yaşayan gençler, günümüzde yeni bir kişilik tipi ve birey oluşturdu. Hem geleneksel hem de modern kültürü yaşayan, eklektik bir kültürü taşıyan esnek birey günümüzün kişilik tipini meydana getirmektedir. Bu çerçevede, postmodern kültür, hem dindar olmayı hem de hedonist (hazcı) yaşam tarzını üretebilmektedir.

Çoğul kimlik çerçevesinde gençler, hem kendini çok dindarım diye tanımlamakta hem de hedonist özellikler gösterebilmektedir. Gençlik ne salt geleneksel ne de salt modernleşmecidir. Hem geleneksel hem de modern kültür kodları bir arada bulunmaktadır. Başta çekici ve makul gibi görünen bu şizofrenik kimlik örgüsü kişilik bölünmelerine sebebiyet vermekte ve kişinin ömrünün sonuna kadar ait olduğu değerleri ve kendini tanıyamadan hayatını sürdürmesi anlamına gelmektedir. Böyle zamanlarda Yunus Emre’nin “İlim İlim Bilmektir / İlim Kendin Bilmektir / Sen Kendini Bilmez İsen / Ya Nice Okumaktır” dizelerini rehber edinmek önem taşımaktadır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.