İhsarın Sonuçları Nelerdir?

İhramdan nasıl çıkılır? İhsar kurbanı neden kesilir? İşte cevapları...

İhramdan çıkmak isteyen muhsar, eğer harem bölgesinde ise niyet eder ve ihsâr kurbanı keserek ihramdan çıkar.

Eğer Harem bölgesi dışında ise, Harem bölgesinde kesilmek üzere bir kurbanlık hayvanı -yahut ücretini- gönderir. Bu kurban, kesilince ihramdan çıkmış olur. Ayrıca saçların tıraş edilmesi veya kısaltılması gerekmez. Kurban yerine ulaşıp kesilmeden ihram yasaklarından hiç biri işlenmez, işlenirse dem gerekir.

İhsar kurbanının harem bölgesi dışında kesilmesi caiz değildir. Çünkü ayetteki “Kurban yerine varıncaya kadar başınız tıraş etmeyin” ifadesi bunu gerektirmektedir. “Muhsar”, eğer sadece umre veya ifrad haccı için ihrama girmişse bir adet, kırân haccı için ihrama girmişse iki adet “ihsâr hedyi” kestirir. (Kâsânî, II, 179.)

Hac veya umre için ihrama giren kimse, muhsar durumuna düşer, sonra Arafat’ta vakfe yapma imkanı bulursa ihsar durumu sona ermiş olur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.);

Hac Arafat’tır. Kim Müzdelife gecesinde güneşin doğmasından önce Arafat’a gelirse hacca yetişmiştir” buyurmuştur (Tirmizi, Hac, 57; III, 236.)

Bu kimse haccın diğer menâsikini usulüne göre yapar. İhsâr sebebiyle ihramdan çıkan kimse, farz olsun, vacip olsun veya nafile olsun, tamamlayamadığı hac veya umresini daha sonra kaza eder. (Kâsânî, II, 182.)

İhsâr sebebi ile ihramdan çıkan kimse eğer ifrad haccına niyet etmiş ise, bir umre ve bir hac kaza eder. Kıran haccına niyet etmiş ise, iki umre bir hac kaza eder. Yalnızca umreye niyet etmiş ise bir umre kaza eder. (Mevsîlî, I, 169.)

Şafi mezhebine göre; ihsâr kurbanının Harem bölgesinde kesilmesi şart değildir. Bu kurban, ihsârın vuku bulduğu yerde kesilebilir. (Şirbînî, II, 315.) Çünkü Hz. Peygamber Hudeybiye barışı gününde ihsar kurbanını bulunduğu yerde kesmiştir. (Şirbînî, II, 314.) Yapılmakta olan hac ister kıran haccı olsun, ister ifrad haccı olsun, ihsar halinde bir tek kurban kesilir.

İhsar sebebi ile yarıda kalan hac veya umrelerden sadece farz ve vacip olanların kaza edilmesi gerekir, nafile hac ve umrenin kaza edilmesi gerekmez. İfrat ve kıran ihramına  niyet ettikten sonra muhsar olanlar yalnızca birer hac kaza ederler.

Tıraş olmadıkça ihramdan çıkılmaz. Henüz ihsâr hedyi kesilmeden ihramdan çıkılır veya ihram yasakları işlenirse dem gerekir. (Nevevî, el-Mecmu’ , VIII, 296.)

Kaynak: Diyanet Hac İlmihali, DİB Yayınları

İslam ve İhsan

İHSAR NEDİR?

İhsar Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.