'gençliğe Kitabe' Çıktı

Genç Dergisi yazarı psikolog Mehmet Dinç'in ilk kitabı "Gençliğe Kitabe" yayınlandı.

Nietzsche, filozofların bütün yapıtları bir tür otobiyografi ve onun içinde saklı itiraflarıdır der. Ben bunun hemen bütün yazılar ve yazarlar için doğru olduğunu kabul ederim. Yani yazan kendini yazar esasında, kendine yazar.

Yazarların yazdığı ve söylediği; gördüğü ve duyduğundan ziyade görmeyi ve duymayı seçtikleridir. Bu seçimlerinin düşündürdükleri ve hissettirdikleridir. Bazen düşünce ve hisler, seçimlerinin sebebi de olabilir. Düşündükleri ve hissettikleri, neyi görmeyi ve neyi duymayı seçmelerinde etkili olur.Genclige-Kitabe-Kapak

Bu yazılar da böyle. Bir tür otobiyografi. Bir tür seçimler birikimi. Genç Dergisi’nde iki yılı mütecaviz bir zaman içerisinde her ay gördüklerim, duyduklarım, düşündüklerim ve hissettiklerimi yazdım. Dolayısıyla kısmen kendimi yazdım ve kısmen kendime yazdım.

İnsan fark etmiyor, insan unutuyor, insan aldırmıyor. Fark etsin, unutmasın, aldırsın yani kısaca daha derin yaşasın diye bir uyarıya, bir hatırlatmaya ihtiyaç duyuyor. Bu yazılar bir vesile ile gördüklerim, öğrendiklerim veya yaşadıklarımdan çıkardığım uyarılar ve hatırlatmalardan müteşekkil. Kendimi uyardım, kendime hatırlattım. Kısaca kendime ayar çektim. Bu ayar sayesinde yaşarken daha bir dikkatli yaşadım. Düşünürken daha bir derin düşündüm. Yazdıklarım satırlarda kalmasın için davranışa dönüştürdüm. Dolayısıyla yazdıklarımın en başta ben faydasını gördüm. Faydasını gördüğüm için de sizlerle de paylaşayım istedim.

Tarih tekerrürden ibarettir sözü genelde toplumsal tarih için kullanılıyor. Bireysel tarih için de doğru olabilir. Her bireyin tarihi yani hayatı kendi içinde tekerrür ettiği gibi bireylerin hayatları da birbirlerinin tekerrürü olabilir. Yani benim yaşadıklarımı, düşündüklerimi, hissettiklerimi siz de yaşamış, düşünmüş ve hissetmiş olabilirsiniz. Yazdıklarımın sizin hayatlarınızda da iz düşümleri olursa ve siz bu yazılardan benim faydalandığım gibi faydalanırsanız, benden mutlusu olmaz.

Gençliğe Kitabe, Mehmet Dinç, 134 Sayfa, Genç Kitaplığı.

Kitabı temin etmek için tıklayınız.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.