Artık Kübalı Müslümanların Da Bir Camisi Var

Yaklaşık 3500 Müslüman nüfusa sahip olan Küba, uzun uğraşlar sonucunda nihayet bir camiye kavuştu. Caminin imamı Jorge Elías Gil, Küba'nın yeni ibadet alanı olan 'Havana İslam Merkezi'ni anlatıyor.

CAMİ BİN KİŞİLİK BİR KAPASİTEYE SAHİP

Bin kişi bir kapasiteli haftanın bütün günlerinde namazın eda edilebileceği, merkezi bir konumda bulunan Havana İslam Merkezi, 17 Haziran 2015 tarihinde Ramazan’ın ilk gecesi faaliyetine başladı.

Kübalı Müslümanlar, yıllardır bekledikleri bu açılışı şükürle karşıladılar. Suudi Arabistan Büyükelçisi ve beraberindeki diplomatik heyet, Havana ve çevresindeki Müslüman halkın da katılımıyla camideki ilk namaz kılındı ve ardından ilk dua yapıldı.

küba 6

CAMİ MERKEZÎ BİR KONUMDA

Küba, uzun zamandır tartışılan ve eksikliği çekilen camiye böylece kavuşmuş oldu. Cami, Küba’nın başkenti Havana’nın tarihi ve kültürel kalbi olarak nitelenebilecek merkezi bir yerde bulunuyor. Bununla birlikte, camideki ses ve havalandırma sistemi, camiye gelenlerin rahatça ibadetlerini yapabileceği tasarlandı. Bir başka dikkat çeken özellik ise camide kadınlara ve erkeklere ayrılan bölümün eşit olması.

cami

NAMAZ SIRASINDA GÖZYAŞLARINA HAKİM OLAMADILAR

Uzun zamandır evlerde, ahırlarda kısacası çok zor şartlarda ibadetlerini yapmaya çalışan Kübalılar, ilk defa camide rahat bir şekilde namazlarını eda edince, namaz sırasında gözyaşlarına hakim olamadıkları görüldü. Yaratılışlarının asıl gayesi olan Allah’a kulluk edebilmeyi, ilk kez o ibadete yakışır bir ortamda yapmanın sevincini yaşadılar.

küba 2

Böylelikle Müslüman ailelerde doğan çocuklar, İslami eğitimi rahat bir şekilde alabilecekleri ve Küba’da İslam kültürünü muhafaza edebilecekleri bir mekana ve diğer inançlarla etkileşime geçebilecekleri sosyal bir ortama kavuşmuş oldular.

küba1

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.