Zilhicce’nin İlk On Gününün Fazileti

Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amellerin, Allah katında bu kadar kıymetli olmasının sebebi nedir? Bu mübarek vakitlerde yapılan ibadetler hangi yönüyle Allah katında daha sevimli kabul ediliyor?

ZİLHİCCE’NİN İLK ON GÜNÜNÜN FAZÎLETİ

Zilhicce’nin İlk On Gününde Yapılan Amel-i Sâlihlerin Fazîleti

Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyorlar:

“Başka günlerin hiçbirinde, -zilhiccenin ilk on gününü kastederek- şu günlerde işlenecek amel-i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur.”

“‒Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, Yâ Rasûlâllah?” dediler.

“‒(Evet) Allah yolunda yapılacak cihad da.

Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehit olup dönmeyen kimsenin cihâdı başka. (O, bundan üstündür).” buyurdu. (Buhârî, Îdeyn 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 61; Tirmizî, Savm 52; İbni Mâce, Sıyâm 39)

Kur’ân-ı Kerîm’de geçen leyâli aşr’in [Fecr Sûresi, 2] Zilhicce’nin bu on günü olduğu ifade edilmiştir.

Hatta Hac sûresinin 28. âyetindeki eyyâm-ı ma’lûmât ile Bakara sûresinin 203. âyetinde geçen eyyâm-ı ma’dûdât’ı da İbn Abbâs Hazretleri zilhiccenin ilk on günü ve eyyâm-ı teşrik (kurban bayramı günleri) olarak yorumlamıştır.

Son olarak şuna da işaret edelim ki, İmam Buhârî’nin belirttiğine göre, Abdullah İbni Ömer ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh zilhiccenin on gününde çarşı pazara çıkıp yüksek sesle tekbir alırlar, onları görenler de aynı şekilde tekbirlerle onlara eşlik ederlerdi.

Arefe Gününde Tutulan Orucun Fazileti

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e arefe günü tutulan orucun fazîleti soruldu; o da:

“Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur.” buyurdu. (Müslim, Sıyâm 196, 197)

Bazı rivayetlerde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in bu müjdeyi “Ben, Allâh’ın, arefe günü orucunu, önceki ve sonraki birer senenin günahlarına keffâret kılacağını ümit ederim.” şeklinde verdiği kaydedilmektedir.

Hadîsin mânâsını şöyle anlayanlar da olmuştur:

Arefe günü oruç tutan kimseye geçmiş ve gelecek birer yıllık günahlarına kefâret olmaya yetecek kadar sevap ve rahmet verilir. Bu mânâ, hadîsin vermek istediği müjdeye daha uygun düşmektedir.

İslam ve İhsan

ON GECEYE YEMİN OLSUN AYETİ NE ANLATIYOR? (FECR SÛRESİ 2. AYET)

On Geceye Yemin Olsun Ayeti Ne Anlatıyor? (Fecr Sûresi 2. Ayet)

ZİLHİCCE AYININ ÖNEMİ VE FAZİLETİ

Zilhicce Ayının Önemi ve Fazileti

ZİLHİCCE AYININ İLK 10 GÜNÜNÜN FAZİLETİ NEDİR?

Zilhicce Ayının İlk 10 Gününün Fazileti Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.