Somali’de 12 Milyon Kişi Türk Hastanesinde Şifa Buldu

Somali’de 8 yıl önce hizmet vermeye başlayan Recep Tayyip Erdoğan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ülkede yıkılan sağlık sistemini yeniden ayağa kaldırdı.

Türkiye’nin sağlık hizmetlerinin durma noktasına geldiği Somali’ye inşa ettiği hastane, 8 yılda 12 milyon kişiye şifa dağıttı.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından 2014’te tamamlanan başkent Mogadişu’daki Recep Tayyip Erdoğan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, adım adım ülkenin sağlık altyapısının kurulmasına hizmet ediyor.

Kendi geliriyle işleyen ve halen 163 doktorun uzmanlık eğitimi aldığı hastane, şimdiye dek 31 uzman doktoru ülkeye kazandırdı.

İç savaşın ardından terör ve ekonomik sorunlarla boğuşan ve sağlık hizmetlerinin sağlanamadığı 16 milyon nüfuslu ülkede, Türk hastanesi sayesinde Somali halkı yurt dışına çıkmak zorunda kalmadan pek çok zorlu hastalığın üstesinden geliyor.

Hastanede yetişen doktorlar mecburi hizmetin yanı sıra kurulan yeni birimle uluslararası dergilerde ülkedeki sağlık durumuna ilişkin verileri dünyayla paylaşıyor.

Zengin ya da yoksul fark etmeksizin hemen hemen her kesimden Somalilinin hizmet aldığı hastane, Türkiye’deki devlet hastanesinden farksız.

Yaklaşık 1000 personelin istihdam edildiği hastane aynı zamanda içerisinde hemşirelik okulunu da barındırıyor.

UZMAN OLANLAR ÜLKESİNE HİZMET ETMEK ZORUNDA

Hastane Başhekimi Uzm. Dr. Aşır Eraslan, birinci amaçlarının Somalili doktorlara eğitim vermek olduğunu, ülkede tıp fakültesi olmasına rağmen uzmanlık eğitimi veren hiçbir kurumun olmadığını anlattı.

Eğitim ve Araştırma Hastanesinin aşağı yukarı bütün branşlarda uzman yetiştirdiğinin altını çizen Eraslan, “Hekimleri TUS sınavıyla kabul ediyoruz. Türkiye’deki gibi uluslararası standartlarda uzmanlık eğitimi veriyoruz. Doktorlar son 6 aylık eğitimini Türkiye’de alıp geri dönüyorlar.” dedi.

Eraslan, diplomalarını almak isteyen Somalili uzman doktorların 2 yıl boyunca kendi ülkelerinde hizmet verme zorunluluğu olduğunu da anlattı.

ETİYOPYA VE KENYA’DAN GELİYORLAR

Hastanenin İdari ve Mali İşler Müdürü Mutlu Üstün, kuruluştan bugüne yaklaşık 12 milyon kişinin tedavi ve muayene için hastane kliniklerine başvurduğunu kaydetti

124 bin hastanın yatakta tedavi olduğunu, 35 bin de ameliyat yapıldığı bilgisini paylaşan Üstün, çok yakında anjiyo hizmetinin de başlatılacağını söyledi.

Hastanenin geliri arttıkça hizmetlerini de genişlettiğini belirten Üstün, bir diğer amaçlarının kanser hastalarına şifa olabilmek için onkoloji servisini başlatmak olduğunu kaydetti.

Hastaneyi Etiyopya ve Kenya gibi ülkelerden hastaların da ziyaret ettiğini ifade eden Üstün, 250 yatak kapasitesi, 47 yoğun bakım ünitesi ve aylık 36 bin başvuruyla hastanenin yüzde 100 doluluk oranında çalıştığını vurguladı.

“EN ÖNEMLİ KAZANIM BİLGİ TRANSFERİ”

Somalili Başhekim Yardımcısı Ahmed İbrahim de hastanenin ülkesine yaptığı en önemli kazanımın bilgi transferi olduğunu belirterek, hastaların artık yurt dışına gitmek zorunda kalmadıklarını dile getirdi.

Somalililerin hastane sayesinde diğer özel hastanelere kıyasla çok daha ucuz hizmet aldığına işaret eden İbrahim, diyaliz benzeri hizmetlerin dahi ülkede çok az yerde bulunduğunu ve sıradan vatandaşların buna ekonomik olarak güç yetiremediğini ifade etti.

SOMALİLERİN VERİLERİ ARTIK TÜM DÜNYAYLA PAYLAŞILIYOR

Doç. Dr. Sertaç Çimen, 2 ay önce çalışmaya başladığı hastanede, Somali’deki tıbbi verilerin tutulmadığının anlaşılması üzerine görevine başladığını belirtti.

Yayın tecrübesinden ötürü buraya geldiğini kaydeden Çimen, Somalili asistanların ve uzmanların ilginç vakaları bilimsel bir yayın haline getirme çabalarına destek olduğunu söyledi.

Somalili doktorların yaptıklarını yazıya dökme konusunda hevesli ve gayretli olduğunu dile getiren Çimen, buradaki teşhis ve tedavilerle hastalığa ilişkin verileri tüm dünyaya aktardıklarını ve böylelikle hastanenin adının da dünyaya duyurulmuş olduğunu ifade etti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.