Ruhlar Niye Muzdarip?

Günümüz insanlarında artan stres, sıkıntı, üzüntü, ruhsal bunalımların sebepleri neler, bu hastalıklar neden artarak devam ediyor? Ruhlar neden muzdarip? 8 Maddede işte sebepler...

Yoga gibi nefsânî metotlara yönelmenin altında, yaşanan rûhî bunalımlara şifâ arayışı vardır.

Hâlbuki;

İslâm’ın hakkıyla yaşandığı asr-ı saâdette, dünyevî ızdırap ve çileler had safhada olmasına rağmen, rûhî bir hastalık, bunalım ve depresyon yoktu. Sahâbe hayatlarını okuduğumuzda onların İslâm’ın huzur ve neşesiyle dopdolu olduklarını ve her türlü çileye tebessüm ettiklerini görüyoruz.

RUHLAR NİYE MUZDARİP?

İslâm’ı hayatının bir kısmında yaşayıp bir kısmında unutanlar ise, rûhî ve vicdânî ihtilâçlardan kurtulamazlar.

  • Fâiz, rüşvet ve diğer haram / şüpheli paralarla beslenmek,
  • Necâsetten, maddî ve mânevî kirlerden sakınmamak,
  • Kötü çevre ve fâsık arkadaşlar,
  • Gözlerin haramdan ve mâlâyânîden muhafaza edilmemesi, ihtilât,
  • Lisanların gıybet, nemîme ve yalan gibi lâkırdılardan uzak tutulamaması,
  • Mü’minler arasında sevgi ve kardeşliğin zaafa düşmesi, anne-babaya hürmet, sıla-i rahim gibi fazîletlerin zedelenmesi,
  • Dünya sevgisi, ihtiras, pintilik ve israf ile şahsiyetin gediklerini kapatma uğraşı,
  • Haset, başkalarının nâil olduğu nimetlere göz dikmek ve ilâhî taksîme râzı olamamak…

Bunlar ve benzeri tavizler, birer nefsânî hastalıktır. Bunların çaresi ise zıdd-ı kâmilleri olan İslâmî ahlâk ve düsturlardır. Bunları Rabbimiz’in istediği şekilde çözmedikçe, bir mü’minin kalbi ve vicdanı huzura kavuşamaz. Diğer geçici çözümler ise, aldatıcı birer oyalanıştır.

“Biz namaz kılıyoruz. Fakat rûhî ızdıraplarımıza çare olmuyor.” diyen kardeşlerimizin, hayatlarında İslâm’dan taviz verip vermediklerini murâkabe etmeleri gerekir. Çünkü namaz, fahşâ ve münkerden alıkoyar. Eğer alıkoymuyorsa, namazımızı Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ve ashâbının namazıyla karşılaştırmamız gerekir. Nerede hata yaptığımızı bulmamız gerekir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2022 Ay: Eylül, Sayı: 211

İslam ve İhsan

RUH NASIL BESLENİR?

Ruh Nasıl Beslenir?

RUHUN GIDASI NEDİR?

Ruhun Gıdası Nedir?

RUHSAL BOZUKLUKLARIN ŞİFASI; KUR'AN SESİ

Ruhsal Bozuklukların Şifası; Kur'an Sesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.