zehra eriş

Fil Suresi Tefsiri

Fil suresinin tefsiri...

Kevser Suresi’nin Fazileti ve Sırları

“O hâlde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” (el-Kevser, 2) âyeti, kurbanın namaz kılındıktan sonra kesilmeye başlamasını ve tertibe riâyeti emretmektedir. Peygamber Efendimiz de “Allâh’ın başladığı ile başlayın!” buyurarak bu sıraya dikkat etmeyi tavsiye etmiştir.

Felâk Suresinden Çıkarılacak İbretler

Felak ve Nâs Sûreleri, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- başta olmak üzere, bütün müslümanlara sunulmuş ilâhî koruma ve reçetelerdir. Peygamber Efendimiz bu sûreler nâzil olduktan sonra, sabah-akşam bunları okuyarak ellerine üflemiş ve daha sonra mübarek elleriyle bütün vücudunu sıvazlamıştır.

Felâk Suresinin Mânâları

Bu sûrede insan ruhuna zararı düşünülen, din ve dünya bakımından çekinilmesi, korunulması lâzım gelen şerlerin hepsi sayılarak onlardan Allâh’a sığınmak emredilmiştir. Kurtuluş, ancak bundadır.

Kur'ân'ın Üçte Biri Olan Sure

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’ten rivayete göre, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “İhlâs Sûresi, Kur’ân’ın üçte birine denktir.” [1] İhlâs Sûresi’nin Kur’ân-ı Kerim’in üçte biri oluşu” ile ilgili hikmetler...

Peygamberimizin En Azılı Düşmanı

Peygamber Efendimizin öz amcası olmasına rağmen iman etmeyip kendisine kin, düşmanlık ve saldırıları ile karşılık veren Ebû Leheb’in Tebbet Sûresi’nde muhatap edilişi anlatılıyor.

Tebbet Suresinde Anlatılan Gerçek

Tebbet suresinde ne anlatılıyor?

Kureyş Sûresi Meâli ve Tefsiri

Zehra Eriş Hanımefendi, Şebnem Dergisi'nin Nisan sayısında Kureyş Sûresi tefsirinin ikinci bölümünü kaleme aldı. Mart ayında ilk iki ayetin tefsirini kaleme alan yazar, bu ay da diğer iki âyet-i kerimeye değiniyor.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.