Ramazan'da Diş Bakımı

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şeniz Karaçay, Ramazan'da ağız kuruluğuna bağlı olarak, iyi temizlenemeyen diş yüzeyleri ve ara yüzlerde daha yoğun olarak biriken bakterilerin çürük oluşumu riskini arttırdığını ve kötü ağız kokusuna sebep olduğunu belirterek, "Bunu engellemek için sahur ve iftar sonrasında özenli bir diş bakımı gerekmektedir" dedi.

Karaçay, Ramazan'ın İslam alemi için çok özel bir yere sahip olduğunu, bu ayda Müslümanların beslenme alışkanlıklarının tamamen değiştiğini ve insanların kendilerini fiziksel ve ruhsal olarak eğittiklerini söyledi.

Ramazanda, öğün sayısının ikiye düştüğünü ve bunlar arasındaki sürenin de uzadığını hatırlatan Karaçay, bu nedenle, yenilen ve içilen gıdaların özenle seçilmesi gerektiğini, bu sayede sindirim sisteminin dinlendirilmesinin ve vücuttan toksinlerin atılmasının kolaylaştırılabildiğini anlattı.

Prof. Dr. Karaçay, değişen beslenme alışkanlığı nedeniyle ağız ve diş sağlığına da ayrı bir önem verilmesi gerektiğine işaret ederek, "Bu ayda ağız diş sağlığının korunmasına yönelik alınması gereken tedbirleri şu şekilde özetleyebiliriz. Oruç tutmak mide asit seviyesini arttırarak ağızda kötü bir tat ve kokuya sebep olabilir. Bunu önlemek için sahurda liften zengin beslenmeye dikkat etmek gerekmektedir." diye konuştu.

Öğünlerde rafine karbonhidrat içeren şeker ve beyaz un ağırlıklı tatlı gıdalardan kaçınmak gerektiğini dile getiren Karaçay, şöyle devam etti:

"Bu gıdalar tükürük akış hızını düşüreceği gibi bakterilerin çoğalmasını ve çürük oluşumunu kolaylaştırır. Ağız kuruluğu oruç tutarken sıklıkla karşılaşılabilecek bir durumdur. Bunu hafifletmek için iftar ve sahurda bol miktarda su içmek, asitli ve kafeinli içeceklerden kaçınmak, glisemik indeksi düşük gıdalar tercih etmek gerekmektedir. Piyasada satılan diş macunlarının çoğunda sodyum lauril sülfat bulunur. Ağız kuruluğuna sebep olan bu maddenin etkisini azaltmak için dişler fırçalandıktan sonra ağız bol suyla çalkalanmalıdır. Ayrıca sahurdan sonra alkol içeren ağız bakım ürünlerinin kullanılması da gün içinde ağız kuruluğuna sebep olabilir. Ramazanda ağız kuruluğuna bağlı olarak, iyi temizlenemeyen diş yüzeyleri ve ara yüzlerde daha yoğun olarak biriken bakteriler çürük oluşumu riskini arttırır ve kötü ağız kokusuna sebep olur. Bunu engellemek için sahur ve iftar sonrasında özenli bir diş bakımı gerekmektedir. Yumuşak bir diş fırçası kullanılarak, en az iki dakika diş etinden dişe doğru dairesel hareketlerle fırçalama yapılmalıdır."

RAMAZAN'DA AĞIZ KOKUSUNUN ŞİDDETLENMESİNİN SEBEBİ

Prof. Dr. Şeniz Karaçay, günümüzde, diş çürüğü kadar önemli olan diğer bir konunun da dişin sert dokularında geri dönüşümsüz madde kaybı olarak tanımlanabilecek erozyon olduğunu vurgulayarak, "İftar ve sahurdan sonra, yiyeceklerin kolay sindirilmesi amacıyla tüketilen asitli içecekler, aynı zamanda erozyonun da en önemli sebeplerinden biridir. Asitli içecek tüketiminin kısıtlanması, erozyonu önlemek açısından da faydalı olacaktır." dedi.

Ağızda mevcut çürük, diş eti hastalıkları, uyumsuz protezler ve dolguların varlığının, ramazanda ağız kokusunun daha da şiddetlenmesine de sebep olduğunu kaydeden Karaçay, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu sebeple, ramazan öncesinde yapılacak bir diş hekimi kontrolü hem ağız kokusunun azaltılmasını hem de ay içerisinde oluşabilecek diş kaynaklı problemlerin engellenmesini sağlar. Biz diş hekimlerine sıklıkla gelen sorulardan biri de oruçluyken diş tedavisi yapılıp yapılamayacağıdır. Bilinmektedir ki anestezi gerektirmeyen dolgu, protez yapımı, ölçü alma gibi uygulamalar orucu bozmamaktadır. Anestezi gerektiren işlemler ve diş çekimlerinin iftar sonrası saatlerde planlanması uygun olacaktır. Ayrıca, diş fırçalama ve gargara da yutmamaya özen gösterildiği takdirde orucu bozmayacaktır."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.