Mü'minin İzzeti Neydedir?

“…Mü’minin izzeti, insanlardan müstağnî kalmasındadır!»” (Hâkim, IV, 360-361/7921) Hakkʼa yakınlığın en mühim adımları; insanların elindeki imkânlara tamah etmemek, onlardan müstağnî kalabilmek, nefsin hırs ve hasedini bertaraf edebilmektir.

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri buyurur:

“Kul, nefsinin kusurunu görüp halktan medet ummadığı vakit, Hak onu himmeti (mânevî nasîbi, gayreti, duâ ve ilticâsı) kadar ve nefsinden uzaklaşması nisbetinde kendine yaklaştırır.” [1]

[Hadîs-i şerîflerde buyrulur:

“Dünyaya gönül bağlama ki Hak seni sevsin; insanların eline bakma ki halk seni sevsin.” (İbn-i Mâce, Zühd, 1)

“…Mü’minin izzeti, insanlardan müstağnî kalmasındadır!»” (Hâkim, IV, 360-361/7921)

Hakkʼa yakınlığın en mühim adımları; insanların elindeki imkânlara tamah etmemek, onlardan müstağnî kalabilmek, nefsin hırs ve hasedini bertaraf edebilmektir. Bunun için de gönlün, Allâhʼa ve âhirete îmânın gereği olan “kanaat”le zenginleşip, ilâhî takdîre “rızâ” ile seviye kazanması îcâb eder.

Fakat müʼminin bu müstağnî tavrı, sadece maddî imkânlara mahsus kalmamalıdır. Zira insan, bu hayatta maddî nîmetler gibi, hattâ onlardan daha ziyâde, toplum nezdinde kabul görmeye, insanlar tarafından beğenilip takdir edilmeye de ihtiyaç duyar.

KIYAMET GÜNÜ İLK OLARAK ALEYHİNDE HÜKMEDİLEN KİŞİLER

İşte bu hususta ifrata kaçan ham nefisler ise, Allah için yapılması gereken ibadet ve amelleri bile, fânîlerin gözünde değer kazanmanın bir vâsıtası hâline getirirler. Bu ise, kalpteki ihlâsı zedelediğinden, amellerin ecrini zâyî eder.

Zira bir hadîs-i şerîfte de bildirildiği üzere; kıyâmet günü ilk olarak aleyhinde hükmedilen kişiler, -zâhiren- şehid, âlim ve infâk ehli bir zengindir. Fakat bu kimseler, amellerine Allah rızâsının dışında, insanlar tarafından beğenilip takdir edilme niyetini de karıştırdıkları için, yani riyâda bulundukları için, Cenâb-ı Hak onların bu amellerini reddedecektir.[2]

Bunun içindir ki müʼminin izzet ve şerefi, amellerini halka değil, Hakkʼa beğendirme gayretinde olmasına bağlıdır. Gerçek bir müʼmin; kendisi hakkında insanların değil, Allah Teâlâʼnın ne buyurduğuna ehemmiyet veren kimsedir.

Zira insanlara gösterişte bulunmak sûretiyle Hakkʼın değil de halkın ne dediğine ehemmiyet vermek; ibadet ve amellerini Allâhʼa takdim etmek yerine, onları fânîlere pazarlamak hükmündedir. Bu ise Allah için yapılması gereken amellere fânîleri de ortak etmektir. Hâlbuki tevhîd akîdesinin hiçbir şekilde ortaklığa tahammülü yoktur.

Nitekim âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak:

“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almaz­lar. (Namazlarıyla) gösteriş yaparlar!” (el-Mâûn, 4-6) buyurmaktadır.

[1] Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Bâyezîd-i Bistâmî, sf. 188.

[2] Bkz. Müslim, İmâre, 152.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Bâyezîd-i Bistâmî, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.