Mümin Miraçsız Miraç Mescid-i Aksasız Olmaz

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 2017 Miraç Kandili mesajı yayınladı.

Mehmet Görmez Miraç Kandili mesajında şunları ifade etti:

"Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

23 Nisan 2017 Pazar gününü Pazartesi’ye bağlayan gece, ilahi lütuf ve bereketler barındıran, hikmet ve muştularla gelen Miraç Kandilini idrak edeceğiz. Bu mübarek kandilin yüreklerimizdeki imanı ve topraklarımızdaki emanı güçlendiren; milletimiz, ümmetimiz ve insanlık âlemi için hayra, huzura, barışa vesile olan bir gece olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyor, bütün müminlerin Miraç Kandilini tebrik ediyorum.

SUFLİ OLANDAN VAZGEÇİP ULVİ OLANA YÖNELME ÇABASI

Miraç; hüzün ve elem dolu günlerden geçmekte olan Resûl-i Ekrem’in, Rabbi tarafından teselli edildiği ve huzura kabul buyrulduğu gecedir. Miraç; Sevgili Peygamberimizin Allah’ın izni ve keremiyle önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan da sonsuz kudretin ayetlerini müşahede etmek üzere semaya yükseltildiği yolculuktur. Miraç; Mekke ile Kudüs arasındaki mukaddes bağı korumanın, Rabbimizden gelen davete icabet ederek her adımda O’na yaklaşmanın adıdır. Miraç; yücelme, maddeden uzaklaşarak manaya erişme, süflî olandan vazgeçip ulvî olana yönelme çabasıdır.

Asırlar önce gerçekleşen bu mucizenin her bir Müslüman için değeri ve anlamı büyüktür. İnsanlığın hürmeti, merhameti, muhabbeti unuttuğu; emaneti zayi ettiği; benliğini ve kimliğini kaybettiği, menfaat ve adavet girdaplarında boğulduğu günümüzde miracın derin anlamı bir daha hatırlanmalıdır. Alnı secdeye her değdiğinde miracı yaşayan mümin, bu kutlu yolculuğun mesajına aşina olmalı, miraç bilincini kuşanmalı, hayatının bütün katmanlarında manevi inkişafın yollarını aramalıdır.

Mümin, yücelmenin yegâne yolunun Allah’a kul olmaktan geçtiğini; mal, mülk, makam, mevki uğruna inancını ve erdemlerini feda ederse vuslata eremeyeceğinin farkında olmalıdır. Zira hem Cenâb-ı Hakkın katında hem de toplum nezdinde kadri yüce bir insan olmak, sıddık olmakla, özü sözü bir, güvenilir, mütevazı, fedakâr ve samimi bir mümin olarak yaşamakla mümkündür.

MİRAÇ İLE GÖKLERE UZANAN YOLCULUK

Miraç ile geçmişte göklere uzanan yolculuk, bugün kendi semamıza, iç dünyamıza doğru devam etmektedir. Peygamberimizin kadem-i şerifinde Mekke’yi Kudüs’e bağlayan yol, bugün hepimizin gönlünde bu iki harem beldeyi buluşturmaktadır. Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken tevhid, birlik, kardeşlik, kulluk için yaptığı çağrı, bugün Mescid-i Aksa için ümmet, özgürlük, diriliş, dayanışma şuuruna dönüşmelidir. Unutulmamalıdır ki, mümin miraçsız, Miraç Mescid-i Aksa’sız olmaz.

Savaşın ve zulmün kol gezdiği İslâm coğrafyasında güvenin, huzurun, emniyet ve hürriyetin yeniden hâkim olması, Müslümanların miraç değerlerini benimsemesiyle mümkün olacaktır. Sadece İslâm dünyasının değil, bütün bir insanlığın yücelmesine ve yükselmesine engel teşkil eden problemler ancak miraç değerleriyle aşılacaktır. İnsanlık; ahlâkına, hukukuna, sorumluluğuna kısacası insanlığına sahip çıktığında yeryüzünün şerefli halifesi olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, gönül coğrafyamızın, yurt dışındaki vatandaşlarımızın, âlem-i İslâm’ın Miraç Kandilini bir kez daha tebrik ediyorum. Bu mübarek gecenin paslanan ruhlara cila, zehirlenen zihinlere deva, parçalanan yüreklere şifa olmasını Yücelerin Yücesi Rabbimizden niyaz ediyorum."

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.