İlk Yerli İlaç Ankaferd

Kanamayı saniyeler içinde durdurabilen Ankaferd, Türkiye’nin ilk yerli ilacı oldu. İstanbul Üniversitesi, içeriği tamamen bitkisel olan ilacın üretimi için harekete geçti. Hacettepe Üniversitesi ise ilacın akıllı formlarının geliştirilmesi için çalışmalara başladı.

Hüseyin Cahit Fırat tarafından 2008 yılında bulunan ve kanama kontrolünde yüzyılın buluşu olarak nitelendirilen Ankaferd BloodStopper ampul, Sağlık Bakanlığından beşeri tıbbi ürün ruhsatı alarak, Türkiye’nin ilk ve tek yerli ilacı oldu. Daha önce ürünün tampon ve sprey formu Sağlık Bakanlığı tarafından tıbbi cihaz olarak nitelendirilmiş ve CE belgesi verilmişti. İçeriği tamamen bitkisel olan ve ısırgan otu, asma yaprağı, havlıcan, meyan kökü ve kekik bitkilerinden oluşan ilaçla ilgili bugüne kadar 350’ye yakın bilimsel makale yayımlandı.

TÜRK BİLİM İNSANLARI EMEK VERDİ

Ankaferd BloodStopper, vücut dışı yaralanmalar, travmatik kesikler, diş operasyonları, spontan ya da cerrahi girişimler sonrası oluşan minör ve majör kanamaların kontrolünde başarıyla kullanılıyor. İlaç pıhtılaşma sorunu olan hastaların bile kanamalarını anında durdurabiliyor. İlacın klinik çalışmalarında bağımsız araştırmacı olarak yer alan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Haznedaroğlu, 200-300 bilim insanının bu konuda emek verdiğini söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak hep yurt dışından gelen ilaçların kullanıldığını anlatan Haznedaroğlu, ülkenin tarihinde ilk kez orijinal bir ilacın Sağlık Bakanlığından ruhsat almasının sevindirici olduğunu söyledi. Haznedaroğlu, “Bu ilacın ruhsat alması başka alanlarda yeni ilaçların üretilmesine imkan sağlayacak. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi bu ampulün üretimini üstlenip, uluslararası koşullarda üretmek istiyor. Hacettepe Eczacılık Fakültesi ise ilacın moleküllerini farklılaştırarak, yutulduğunda kanama bölgesinde açılacak Ankaferd formları, yani akıllı ilaç formları üretmek istiyor. Bu çalışmaları yürüten Prof. Erdal Cevher ve Prof. Mustafa Çelebier’i burada anmak gerek” dedi.

TÜMÖRLERİ YOK ETMEDE KULLANILACAK

Ankaferd BloodStopper’ın ruhsat almasıyla ciddi yeni açılımlar olabilecek bir sürecin başladığını anlatan Prof. Haznedaroğlu, şunları aktardı: “Herkesin bildiği kanama durdurucu özelliğin tüm vücut için kullanılabileceği formlar ortaya koyulacak. Yara iyileşmesi açısından kritik. Şimdi değil ama açılım olarak söylersek, girişimsel radyolojide, vücudun ulaşılabilir yerlerindeki tümörlerin damarlarının alkol, zamk gibi maddelerle tıkanarak yok edilmesi anlamına gelen tümör ablasyonunda, Ankaferd kullanılarak çok güvenli bir şekilde tedavi sağlanabilecek."

Ankaferd BloodStopper’ın mucidi olan Hüseyin Cahit Fırat çok zorlandıklarını ama sürecin sonunun güzel olduğunu söyledi. Fırat şunları aktardı: “Geç oldu ama güzel oldu. İlk yerli ilaç olması bizim gururumuz. Bu ilacı ülkemizde tutabilmek için, burada kalması için gerçekten çok zorluklara katlandık ama yurt dışına kaptırmadık. Yabancı ilaç firmaları devamlı olarak defans yaptı. İlaçların ruhsata dönüşmesi biraz uzadı ama öyle olması gerekiyordu. En sonunda Dünya Sağlık Örgütü’ne kadar onay aldık. Ben bir fidan diktim, çiçek açtı, meyve vermeye başladı. Ankaferd’in başka dallarda ürünleri de gelecek. İnşallah onların çalışmaları da kısa zamanda biter.” Ürünün sahibi olan İmmun İlaç ve Kozmetik’in Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Fırat ise ürünün ilaç ruhsatı almış olmasından dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, “Ülkemize hayırlı olsun” dedi.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.