İlam'da 'selefilik' Konuşulacak

Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi'nde (İLAM), 7 Kasım 2015 Cumartesi günü saat 10.00'da, Şehir Üniversitesi İslami İlimler Dekanı Prof. Dr. Mehmetali Büyükkara “Selefilik” üzerine konuşacak.

Günümüzde giderek etkisini arttıran Selefilik, Suudi Arabistan'ın 1970'li yıllarda dünyaya açılması ve özelde Ortadoğu'nun genelde ise yer kürenin önemli ekonomik ve siyasi güçlerinden birisi haline gelmesiyle beraber, o zamana kadar İslam âleminde kapalı ve dar muhitlerde faaliyet yürütmüş gelişen iletişim vasıtalarının ve geniş ekonomik imkânların da yardımıyla İslam düşüncesi ve siyasetinde ağırlığı olan bir pozisyona gelmeyi başarmışlardır.

Bu durum aynı zamanda kendileri gibi gelenekçi olmakla beraber "hadis" merkezli değil de fıkıh/medrese yahut tasavvuf/tekke odaklı yapılanan hareketler ile ya da kültürel ve siyasi faaliyetler yürüten modern çehreli İslami hareketler ile Selefiliğin yoğun etkileşime girmesini de sağlamıştır. Bilhassa Suudi tandanslı Selefilik bir taraftan bu hareketleri küresel çapta etkilemekte, diğer taraftan ise kendisi yer yer etkilenmekte, bu etkilenmeyle Selefilik kendi içinde farklılaşmakta, bu farklılıklar 1990'lı yıllarla birlikte derinleşmeye başlamakta, hem ideolojik hem de örgütsel bakımdan kendi bünyesinde zıtlaşan ama malum geleneksel inanç ve pratiklerin çoğu noktasında uzlaşan "Selefiyyeler"in oluşumunu temin etmiştir.

Özellikle, cihad, siyasal islam, tasavvuf, aşırılık, vehhabilik gibi kavramlar ile karşımıza çıkan günümüz selefiliğini, uzun yıllar bölgede araştırma yapan ve bu konuda doktorası olan Prof. Dr. Mehmetali Büyükkara anlatacak.

Yer: Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi İLAM Konferans Salonu

Saat: 10.00

Tarih: 07 Ekim 2015 - Cumartesi

ilam-araştırma-günümüz-selefiliği...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.