Hangi Yolcusun?

Psikolog Mehmet Dinç, uçak yolculuklarında yapmış olduğu gözlemler sonucunda iki tip uçak yolcusu olduğunu fark ettiğini ve bu iki tip uçak yolcusunun nasıl olduğunu bize anlatıyor.

Çeşitli sebeplerle çok sık seyahat ediyorum. Hemen her hafta en az bir kere şehir dışına çıkıyor ve çoğunlukla uçakla yolculuk yapıyorum. Yol uzun, süre uzun, yol arkadaşları sayıca çok ve çeşitli. Her yaştan, her karakterden insanla aynı mekânı hemen hemen aynı şartlarda paylaşıyor, zoraki paylaşımınızdan doğan az da olsa bir aşinalık kazanıyorsunuz. Yolculuklarımda yaptığım gözlemler ve mecburi yol arkadaşlarımla ilgili kazandığım aşinalıklar sonucu iki yolcu tipi fark ettim.

BİRİNCİ YOLCU TİPİ: KARAMSAR YOLCU

Bu tip yolcular üzerlerinde hazır ve sebepsiz bir gerginlik taşıyıp gözleriyle “nereden düştüm buraya” der gibi herkesi biraz şüphelice süzer ve en ufak bir şeyden problem çıkmasını bekler gibi davranırlar. Etraflarındaki yolcularla şikayet ve söylenme hariç hiç konuşmayıp, kendisiyle kurulmaya çalışılan diyalogları kısa ve soğuk cevaplarla keserler. Yol boyunca ikram edilen hiç bir şeyi beğenmeyeceklerini servis esnasında yüzlerinin aldığı şekilden belli edip, ikramdan bir kaşık alıp yada almayıp geri verirler. Sonra da yemeğin tadına, tuzuna, çeşidine veya sunuluşuna yönelik tepkisini etrafındakilerin duyacağı şekilde söylenmeye başlarlar. Önlerindeki ekranı, bütün kanalları kısa bir dolaşıp hiç bir şeyi beğenmeden kapatırlar ve sonra sinirlice uyumaya çalışırlar. Binbir şekle girip binbir uflama ve puflamayla bir türlü uyuyamadıktan sonra ayağa kalkıp koridorda bir aşağı bir yukarı yürümeye başlar ve rahatça uyuyan ya da keyifle kanallardan birini seyredenlere dik dik ve kızgınlıkla bakarlar. Uçağın tekerleklerinin yere değmesi ile ayağa kalkmaları ve bavullarını almaya çalışmaları bir olur. Sonrasında ellerinde bavulları 15 dakika ayakta bekleyip her saniyeyi etraftakilerine zehir ederler. Yolculuğun ardından da yolculuk sürelerinin en az iki katı kadar dinlenmeleri gerekir.

İKİNCİ YOLCU TİPİ: KEYİFLİ YOLCU

Bu tip yolcular her yolculuklarına yeni bir mutlulukla karşılaşacaklarına emin bir heyecanla başlayıp meraklı bakışları ve mütebessim çehreleriyle yolculuğun eğlencesini kendileri başlatırlar. Yolculuğun başında yanındakine iyi yolculuklar dileyip muhatabının tavrına göre sohbet ederler ya da havalanan uçaktan dünyanın en ilginç şeyini görmüş gibi aşağıya doğru bakarak her seferinde gördüklerine şaşırırlar. Yola devam ederken önlerindeki ekranı açıp seçtikleri filmi sonuna kadar eğlenerek seyreder sonra da müzik kanallarından buldukları dinlendirici bir müzikle uyumaya başlarlar. Yemek için uyandırıldıklarında yüzlerindeki tatlı mahmurluk çok rahat bir yatakta uyuyorlarmış izlenimi verir görene. Yemek tepsisinde muhakkak beğenecekleri bir şey bulurlar ve tadını çıkartırlar. İnsan tok olsa onları görüp önündekileri yiyesi gelir. Sonra her aktarmada süre ne kadar kısa olursa olsun uçaktan havaalanına iner ve yeni şeyler keşfetmeye çalışırlar. Muhakkak da bir şey bulurlar. Yol bitimini tadına vararak yaşar, uçak alana yaklaşırken her saniyeden keyif alırlar. Yolculuğu bitirdiklerinde de sanki hiç yorulmamış gibi yolda yaşadıklarını uzun uzun kendilerini karşılayanlara anlatırlar.

Hayat da aslında bir yolculuk ve bu yolculukta hepimiz birer yolcuyuz. Karamsar yolcu olup yolculuk boyu her şeye olumsuz bir gözle bakıp yolculuğu kendimize ve çevremizdekilere zehir etmek de bizim elimizde, keyifli yolcu olup yolculuğun her anından keyif almak ve yolumuza dair anlatacak birçok ilginç şey bulmak/yaşamak da bizim elimizde. Yeni bir yıla başlarken geride bıraktığımız yolda takındığımız tüm karamsar tavırlardan kurtulup yolun bundan sonrasını keyifle geçirmek en doğru tercih olsa gerek.

İyi yolculuklar...

Kaynak: Mehmet Dinç, Altınoluk Dergisi, Şubat 2015, 348. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.