Hacı Adayları "hira" Heyecanı Yaşıyor

Hac ibadetini gerçekleştirmek için kutsal topraklara gelen Müslümanlar, Kurban Bayramı öncesinde Mekke'de İslamiyet'in doğduğu topraklardaki kutsal mekanları ziyaret ediyor.

Türk hacı adaylarının yoğun ilgi gösterdiği kutsal mekanlar arasında, son peygamber Hazreti Muhammed'e ilk vahyin geldiği Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası ilk sıralarda yer alıyor.

Kabe'nin 5 kilometre kuzeydoğusundaki Nur Dağı eteklerine sabahın erken saatlerinde gelen hacı adayları, yaklaşık bir saatlik zorlu tırmanışın ardından Hazreti Muhammed'in 35 yaşından itibaren inzivaya çekildiği kutsal mekana ulaşabilmenin heyecanı ve mutluluğunu yaşıyor.

Sabah namazını burada kılan hacı adayları, Mekke ve Mescid-i Haram'ı izleme imkanı da buluyor. Dağın zirvesinden 20 metre aşağıda yer alan sarp kayalıklarla çevrili mağaraya inen hacı adayları, burada şükür namazı kılıyor.

Hazreti Muhammed'e peygamberlik görevinin verildiği ve ilk vahyin geldiği Hira'yı görmenin mutluluğuyla gözyaşlarına hakim olamayan ziyaretçiler, ahiret ve dünya mutluluğu için dua ediyor.

fef969d44399e77ba347456c80d66c6f.jpg.thumb_700

DUYGU DOLU ANLAR

Hira'yı görmenin heyecanını yaşayan Türk hacı adaylarından Şerife Elibüyük, yaşadığı duyguları, "Çok güzel. Allah her isteyene buralara gelmeyi nasip etsin" şeklinde dile getirdi.

Şehime Cicibaş da Hira'ya çıkabildiği için şükrettiğini aktararak, "Bizi buralara ulaştırdığı için Allah'a binlerce şükür olsun" dedi.

Hacı adayı Mehmet Yılmaz da zorlu bir yolculuk sonrası Hazreti Muhammed'e ilk vahyin geldiği Hira'yı görmenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti.

9a72b76c1b2a4285424d450c75753993.jpg.thumb_700

NUR DAĞI'NIN ZİRVESİ

Nur Dağı'nın zirvesinden 20 metre aşağıda dağın kuzey yamacındaki Hira Mağarası ancak bir kişinin kalabileceği kadar bir alana sahip.

İslam kaynaklarına göre, Hazreti Muhammed, 35 yaşından itibaren Hira'da inzivaya çekilmeye başladı. Mağarada günlerce kalarak tefekkür eden İslam Peygamberi'ne Alak Suresi'nin "Oku" diye başlayan ilk beş ayetini Hazreti Cebrail burada vahyetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.