Bunu Yapmak Kalbiniz İçin Tehlikeli!

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Bayezid, ani olan her şeyin kalp krizini tetiklediğini ifade ederek, "Enfeksiyonlarda ateşin yükselmesi, kalbin hızlanması, tansiyonun yükselmesi bunların hepsi kalp krizini tetikler. Hızlı kilo vermek de sakıncalı, bu da kalp krizini tetikliyor. Kontrollü olarak doktorun takibinde, kalbin durumunu bilerek kilo vermek gerekiyor"

Bayezid, yaptığı açıklamada, kalp hastalıklarının dünyada birinci ölüm nedeni olduğuna dikkati çekerek, özellikle erişkinlerin en çok kalp hastalığından hayatını kaybettiğini dile getirdi.

Kalp damar hastalarının düzenli yürüyüşler yapması gerektiğinin altını çizen Bayezid, şunları söyledi:

"Ama mutlaka her spordan önce bilinmesi gereken iki önemli şey vardır. Kalp kasları uygun mu, kontrol ettirmeli. Kalp kapaklarından veya kalp kaslarından dolayı spor yapmasına engel olacak veya spor yapmasında risk getirecek bir şey var mı? Kalp damarları, yani koroner arterler. Kalp damarlarını bilmeden spor yapmaya kalkanlar veya kalp kası zayıf olanlar ani ölümle karşılaşabiliyor. Onun için risk faktörü olan kişiler düzenli kontroller yaptırmalı."

OBEZİTE KALP KRİZİNİ TETİKLİYOR

Bayezid, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesinin Türkiye için de büyük bir kayıp olduğunu dile getirerek, şöyle dedi:

"Ani olan her şeyin kalp krizini tetikler. Birden gelişen, vücudun metabolizmasının etkilenmesi, kan şekerinin etkilenmesi, oksijen şartlarının azalması, gribal enfeksiyonlar, kronik hastalıklar başta olmak üzere birçok faktör kalp krizinde rol oynuyor. Enfeksiyonlarda ateşin yükselmesi, kalbin hızlanması, tansiyonun yükselmesi bunların hepsi tetikler."

Göğüs ağrısı bulunanların dikkatli olmasını öneren Bayezid, göğsün orta noktasına, boyna, çeneye, sol kola veya her iki kola yayılabilen, eforla ortaya çıkan göğüs ağrılarının kalp damar hastalığının habercisi olabildiğini söyledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.