Binbir Gece İlk Kez Çevrildi

Dilimize Fransızca'dan tercüme edilen Arap edebiyatının kült eseri 'Binbir Gece Masalları' Prof. Dr. Ekrem Demirli öncülüğünde ilk kez orijinal tam metninden Türkçe'ye çevrildi.

Türkçe'ye Fransızca'dan aktarılan baskısı ile bilinen 'Binbir Gece Masalları', ilk kez orijinal tam metninden Türkçe'ye çevrildi. 4 cilt, 2 bin 972 sayfa olarak okurla buluşacak olan eserin ilk cildi Alfa Yayınları etiketiyle okurla buluşacak.

İstanbul Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Demirli öncülüğünde 6 kişilik bir ekiple çevirisi yapılan kitabın redaksiyonunu Sümeyye Özkan gerçekleştirdi. Eser hakkında konuşan Demirli "Kitap, özellikle klasik çağlardaki İslâm kültürünü ve İslâm toplumlarındaki insan ilişkilerini, toplum yapısını anlamak konusunda çok önemli bir referans noktası" dedi.

OKURA BÜYÜK HAKSIZLIKTI

Demirli, İslâm kültürünü aktaran kitapların Türkçe'ye çevrilmesinin önemine dikkati çekerek, "Bu eserlerin Türkçe'ye kazandırılması birçok açıdan çok önemli. Hareket noktası İslâm coğrafyası. Bu tarz eserler tam olarak nazari metinler ya da bilimsel metinler değil. Daha sıradan insanın hayallerini, korkularını, beklentilerini ve hayat anlayışını anlatan metinler olduğu için değerli eserler. 'Binbir Gece Masalları' gibi bir kitabın Türkçe'ye Fransızca'dan çevrilmiş olması ve bilimsel değerini bilmediğimiz Fransızca bir metinden tercüme edilmesi, bence Türk okuru için büyük bir haksızlıktı" diye konuştu.

ESERLER TERCÜME BEKLİYOR

Fransızca'dan yapılan çevirinin eski ve özensiz olduğunu, çalışma sırasında daha önce Türkçe'ye aktarılmış çeviri ile ilişki kurmadıklarını aktaran Demirli, Türkiye'de aslı yerine ikinci bir dil üzerinden aktarılan birçok eser olduğunu vurguladı.

"İster Grekçe, ister Arapça, kıymetli bir metin asli dilinden tercüme edilmeli" diyen Demirli, "Türkiye'de 'Binbir Gece Masalları' kitabını Arapça'dan çevirecek kimse olmadığı için Fransızca'dan çevrilmiş. Bizim ilâhiyatçılar yapabilirdi ama alanlarıyla doğrudan ilgi teşkil etmemesi rol oynamış olabilir. Bugün hala çevrilmesi gereken çok önemli kitaplar Türkçe'ye çevrilmedi. Örneğin Farabi'nin eserleri hala tam olarak tercüme edilmedi. Osmanlı döneminden onlarca yazma eser de çevrilmemiş durumda. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yazma Eserler Başkanlığı konuyla ilgili çalışma başlattı" şeklinde konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.