Anne Sütünü Arttıran Bitkiler

Anne sütünü artırmak için önerilen bitkilerin etkileri bilimsel araştırmalarla da destekleniyor. Çemen tohumu, ısırgan yaprağı, çörek otu ve rezene de doğal desteklerden bazıları.

Fitoterapi Uzmanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, bu amaçla yararlanılan bitki çayları arasında rezenenin en çok tercih edilen çay olduğunu söyledi. Yeşilada'ya göre bitki çaylarının güvenilir yerlerden alınması ve doğru oranlarda tüketilmesi gerekiyor. Yeşilada, günde iki fincan rezene çayının içilebileceğini belirtti.

TERCİH BİTKİSEL ÇAY OLMALI

Anne sütünün yeni doğan bebeklerin sağlıklı gelişimi için en önemli kaynak olduğu, hiçbir yapay karışımın anne sütünün yerini alamayacağı biliniyor. Anne sütü, nitratlar, yağ asitleri, vitaminler, bazı mineraller gibi besleyici temel öğeler bakımından zengin olmasının yanı sıra, bağışıklık sistemi henüz gelişmemiş olan bebeğin hastalıklara karşı korunmasında gerekli desteği sağlıyor. "Çeşitli nedenlerle annenin bebeği besleyecek yeterli sütü bulunmayabilir. Sentetik ilaçların sağlığa riskleri nedeniyle halk arasında bitkisel çaylar tercih edilmelidir” diyen Erdem Yeşilada, bitkisel çay tercihlerinde anne sütü miktarını ve sütün akışkanlığını artırıcı, anne ve bebekte sinir sistemini rahatlatıcı, anne ve bebekte gaz/sancı sorununu giderici özelliklere sahip çaylardan yararlanıldığını söyledi.

EN ÇOK REZENE ÇAYI TERCİH EDİLİYOR

İçerisindeki uçucu bileşenlerden anetolün östrojenik (kadın hormonuna benzer) etkisine bağlı olarak süt salgısını artırdığı biliniyor. Bu bitkiler süt artırıcı özelliklerinin yanı sıra anne ve bebeği soğuk algınlığı enfeksiyonları, öksürük, bronşit gibi hastalıklardan koruma rolünü üstleniyor. Özellikle kullanılan bitkilerin; çevresel toksinler, tarım ve veteriner ilaçları, ağır metaller, mikrobiyolojik bulaşma gibi olumsuz etkenler bakımından kalitesi analiz edilmiş, güvenilir markalı ürünler olmasına hassasiyet gösterilmesi gerekiyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.