Allah'ın Rızası 'halka Hizmet'ten Geçer

Yüzakı Dergisi, Aralık sayısında "Yalnızca Hak Rızâsı İçin Halka Hizmet" kapak konusuyla çıktı.

Yüzakı Dergisi, 142. sayısını şöyle tanıtıyor:

"Sebepler âleminde, her oluş bir başka oluşa hizmet eder. Domino taşları gibi dizilir gider oluşlar... Müsebbibü’l-esbâb olan yani sebepleri yaratan Allâh’ın takdiridir bu. Kâinât insanın hizmetine verilmiştir, musahhar kılınmıştır. Her varlık, bu hizmeti isyan ihtimali olmaksızın yerine getirir. Meselâ güneş... Bizi ısıtır, aydınlatır, besler... O koskoca gök cismi biz âcizlerin hizmetini görmek için, âdeta fır döner! Fakat onun hizmeti bize gibi görünse de, kulluğu Hakk’adır. Yaratılış gayesini yerine getirmektedir.

İnsan ise bu seyranda iradesiyle vardır. İradesiyle hizmet eder. Kâh zalimlere, haksız efendilere; kâh menfaat bağıyla bağlı olduğu yabanî kapılara; kâh sûret-i haktan görünen fakat bâtıl olduğunu ispat eden sivrilikleri çuvala sığmayan hâinlere; kâh baş düşmanı olduğu hâlde şeytana... Başkasının hizmetine tenezzül etmediğini sananlar ise; en rezil efendiye, yani nefsine hizmetkâr olanlardır.

HAKK'IN RIZASI HALKA HİZMETTEN GEÇER

Fakat insanın yaratılış gayesi, Hakk’a kulluktur. Hakk’ın rızâsı ise «Halka Hizmet»ten geçer.

“Güneş için ısıtmamak nasıl imkânsız ise; yüksek ruhlar için de insanlara acımamak, onlara hizmetten uzak kalmak, ızdırap ve çileler karşısında duygusuz kesilmek öyle imkânsızdır.”

Güneş bu hizmetleriyle bir şeref ve ecir kazanmaz. Fakat insan; gönül katar hizmetine, ruh katar ibâdetine, ihlâs katar kulluğuna ve ahsen-i takvîm ölçülerinde hizmet eder. Bunun karşılığı, en kıymetli mükâfattır: Hak rızâsıdır.

Tasavvufa farklı pencerelerden bakmayı îtiyâd edindiğimiz Aralık ayı, bu sene Mevlid Kandili’ne de ev sahipliği yapıyor. Hizmetle temâyüz eden büyük Hak dostu Şâh-ı Nakşibend Hazretleri de, milletler arası bir sempozyumla ülkemizin gündeminde. Mefhumlarımızı çalanlara karşı mücadele ise devam ediyor ve hizmet de mağdur kavramlarımızdan. Bu münasebet ile, «Gerçek Hizmet» mevzuunu ele aldık bu ay:

YALNIZCA HAK RIZASI İÇİN HALKA HİZMET

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali Eşmeli; Hak rızâsı için halka hizmeti; Allah Rasûlü’nün vasıflarını idrâk etmek ve bu şuurla her şeyde O’nunla beraber olmak şeklinde tespit etti ve şöyle vurguladı:

“Elzem olan; Rahmân ile idrak, Kur’ân ile yaşamak ve; Hazret-i Peygamber’le; aynı îmanda, aynı ahlâkta, aynı ihlâsta, aynı istikamette, aynı müjdede, aynı gayede ve her hayırda beraber olmak. Ebediyyen.”

Muhterem Osman Nûri Topbaş Üstâdımız; «O’nun Muhteşem Ahlâkı» Peygamberimiz’in mesajları istikametinde kurulan medeniyetimizi; merhamet, infak, hizmet ve tevâzû gibi ahlâkî hasletlerin sergilendiği muazzam misallerle anlattı.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsı’ndan gönüllerimize esen meltem ise:

«Hevâ ve Hevesten Kurtulmanın Çaresi: İlâhî Nefha»

Dosyamızda «Hizmet»; dînî, ahlâkî, tarihî kökleriyle ele alınmakta. Âyetler, hadisler ve hâdiselerle... Tasavvufun gerçek mahiyeti ortaya konmakta. Hizmet ve mutluluk, hizmet ve kulluk, hizmet ve huzur anahtar kelimeler...

Anayasa değişikliği tartışmalarına geçmişten bir ses olarak: Mecelle ve Ahmed Cevdet Paşa...

Ülkemizin içinde bulunduğu ahvâle dair, vatan müdafaasının inanç dünyamızdaki yeri ve mazlumların ahlarına sebebiyet verebilecek iftiralara karşı adâletin güçlendirilmesi...

Şiirler de Mevlid Kandili vesilesiyle, na‘t-ı Peygamberî’yi ve millî-mânevî heyecanları terennüm etmekte...

Hizmetten kaçmak; mazeret beyan ederek ızdırap ve sefâletlerin civarına yaklaşmamak; mazlumlardan, muhtaçlardan değil de, zalimlerden, gafillerden olmak... Hak’tan uzaklaştırıcı bu belâlardan muhafaza olabilmek için; Emîr Külâllerin, Ahmed Yesevîlerin, Şâh-ı Nakşibendlerin, Üftâdelerin, Abdullah Dehlevîlerin bir mesajı var: Gönül al ve hizmete koş!"

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.