Ahiret Endişesi Taşıyan Yüzakı

Hayatın bir tabiat döngüsü var: İlkbahar, yaz, sonbahar, kış... Bir de okulların, eğitimin her yıla kattığı bir döngü var: Eğitim-öğretim yılının başlaması, ara tatil, ikinci dönem ve yaz tatili... Sonra tekrar dönem başı... Kimi için TEOG, kimi için YGS, LYS... Üniversiteliler için vize-final... Kendimizinki bitince, çocuklarımızın ki başlıyor, sonra torunların... Fakat ömrün yılları bu mevsimleri kovalamakla geçiyor. Yüzakı Dergisi bu ay, "Nasıl bir istikbal? sorusu ile okuyucusunun karşısına çıkıyor.

Bu döngü kısır mı verimli mi? Bu daire fâsit mi, sahih mi? Bu dönüş, tavaf gibi yücelere yükselten bir dönüş mü, yoksa girdap gibi bizi bataklığa çeken bir yuvarlanış mı?

Elbette; okul koşturmacası, daha iyi bir eğitim için... Daha iyi bir eğitim de, daha iyi bir gelecek arzusuyla...

Nasıl bir gelecek?

Yazın sona ermesi, havaların serinlemeye, yaprakların dökülmeye başlaması sebebiyle hüzün tedâîlerine sahip eylül; iç dünyamıza yönelip muhasebemizi yapmamıza da vesile olabilir.

Soru şu:

Çocuklarımızın Geleceğini İnşa Ederken Nelere Dikkat Ediyoruz? Maddî-Mânevî

NASIL BİR İSTİKBAL?

Nasıl Bir Âhiret Endişesi?kapak_115c75d37f4

Tahsil çağı; uyuşturucu, fuhşiyat, alkol, cinnet ve intihar gibi menfîliklerin ağından nasıl kurtarılabilir? Ömrün bu en verimli mevsimi, huzur ve mâneviyat ile nasıl bir cennet bağına dönüştürülebilir?

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali Eşmeli bu suâlin cevabını; geçecek, fânî gelecek ile kalıcı, bâkî istikbâli karşılaştırarak veriyor. Yerde kazanmaktan vazgeçerek, gökte kazanmayı çare olarak takdim ediyor:

Dünya merkezli gelecek inşa edenlerin hâli de, sonunda eyvahlar çukuru.

Yığınla maddî kaygılar ekseninde gelecek endişesine kapılanlar da, mânâ cihetinde sayısız girdapların kurbanı. Sebep? İnsanın, aslında geçecek olanı gelecek zannetmesi, asıl geleceği de gelmeyecek sanması. Yani; «Esas hayat, âhiret hayatıdır.» düstûrunu kaybetmesi.

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi; akıl kuvvetindeki nimet ve tehlikeye dikkat çekerek, ilmi faydalı ve faydasız olarak ayıran Efendimiz'in rahlesinde diz çökmeye davet ediyor. «İlmi Faydalı Hâle Getirecek Sır: Allah Rasûlü -sallalâhu aleyhi ve sellem- İle Ülfet» başlıklı yazı, hayatî bir hakikati gönül dünyamıza fısıldıyor.

Hazret-i Mevlânâ'nın Gönül Deryâsından çıkarılan Sır ve Hikmet İncilerinde; «Suyun -İnsana İbret- Mâcerası» var. Daha doğrusu, ârif gönüllerin suyun âyînesinde gördükleri derin hakikatler... Suyun âlemimizde çizdiği dairenin ne kadar sıhhatli, eğitici, temizleyici ve insana ibret bir yolculuk olduğuna dikkat çeken hikmetler.

Edebiyat, şiir, kültür-sanat, toplum ve tarih kadar, bir şahsiyet terbiyesi, eğitim dergisi de olan Yüzakı'nın yazarları dosya mevzuunu doyurucu inceleme, gözlem, tespit ve tekliflerle işlediler.

Okullar çerçevesindeki eğitim; ekonomi, meslek kazanma, emek dünyası, hayata hazırlama, edep harmanı açılarından değerlendirildi. İslâm dünyasındaki modellerle mukayeseler ile eğitim müesseselerimizin tarihî seyri masaya yatırıldı. Gündemdeki IŞİD, Suriye ve kaynayan Orta Doğu bir de eğitim zihniyeti açısından ele alındı.

Anne-babadan dedelere ailenin eğitimdeki rolü, en çok vurgulanan hakikatlerden oldu. Neticede okulu da, okulları sevk edecek irade de ailelerin heyecanından, taleplerinden besleniyor. Öyle ya, evlâtlarına iyi bir istikbâli miras bırakmak isteyen anne-babalar, çoğu kez çocuklarından daha heyecanlı ve istekli olmakta, eğitim çarkını döndürmekte. Tam da burada hadîs-i şerîfin mesajı yetişiyor:

'Çocuklarınıza bırakabileceğiniz en değerli miras; güzel terbiyedir.'

Bu en değerli mirası bırakabilirsek, gözümüz açık gitmeyeceğiz bu dünyadan. Biz de istikbâlimize, yüz akıyla gidebileceğiz o zaman...

Dergi kitapevlerinde okuyucusunu bekliyor.

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.