
Şûrâ Suresi 20. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Şûrâ Suresi 20. ayeti ne anlatıyor? Şûrâ Suresi 20. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Şûrâ Suresi 20. Ayetinin Arapçası:
مَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الْاٰخِرَةِ نَزِدْ لَهُ ف۪ي حَرْثِه۪ۚ وَمَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ نَص۪يبٍ
Şûrâ Suresi 20. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kim âhiret kazancını isterse onun kazancını artırırız. Kim de âhireti bırakıp sadece dünya kazancını isterse ona da ondan bir parça veririz; fakat onun âhirette bir nasîbi olmaz.
Şûrâ Suresi 20. Ayetinin Tefsiri:
اَلْحَرْثُ (hars), toprağı sürmek, tohum ekmek demektir. Çiftçiye de اَلْحَارِثُ (hâris) denir. Ekilen tarlaya ve ekimden elde edilen mahsule de “hars” denir. Kelimenin asıl mânası budur. Bundan hareketle bir benzetme yapılarak, neticesini ileride görmek üzere yapılan çalışmalara ve onların sonuçlarına da “hars” denilmiştir. Dolayısıyla âyette “hars” kelimesi amellerin ürünü, sevabı anlamınadır. Demek ki dinin emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak, neticede bir şeyler elde etmek üzere yapılan bir ekim işidir. İşte kim iman ve sâlih amelleriyle âhiret ürününü isterse Allah ona âhiret sevabı verir; onun yaptığı işleri kat kat ödüllendirir. Fakat yaptığı işlerde, âhireti hesaba katmayıp, sadece dünya kazancını ve refahını isteyen kimseye de dünyada geçici bir karşılık verilse de âhirette herhangi bir mükâfat verilmez. (bk. Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, VIII, 186-187)Âyet-i kerîmelerde buyrulur:
“Kim sadece şu peşin ve geçici dünya zevkini isteyip onun ardına düşerse, biz dilediğimiz kimseye takdir ettiğimiz miktarda o zevki tattırır, sonra da cehennemi ona mekân kılarız. O da kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak Cehenneme girer. Kim de âhiret hayatını ister ve bir mümin olarak bütün gücüyle onu kazanmaya çalışırsa, işte bunların çalışmaları Hak katında kabul görüp güzel karşılık bulur.” (İsrâ 17/18-19)
Resûlullah (s.a.s.), insanları fânî şeylerden uzaklaştırıp Allah’a kulluğa yönlendiren bir hadis-i kudsîyi şöyle nakleder: “Yüce Allah buyuruyor ki: «Ey Âdem oğlu! Kendini ibâdetime ver ki gönlünü zenginlikle doldurayım, ihtiyacını gidereyim. Böyle yapmazsan seni faydasız işlerle oyalarım, ihtiyacını da gidermem.” (Tirmizî, Kıyâme 30; İbn Mâce, Zühd 2)
Şunu untmayın ki, din ve şeriat koyma yetkisi sadece Allah Teâlâ’nın hakkıdır. O’nun dışında hiç kimsenin din koyma, haram ve helâl tâyin etme yetkisi yoktur:Şûrâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Şûrâ Suresi 20. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR