Hangi Melek Ne Yapar?

Hangi melek ne yapar? Hangi melek sura üfler? Hangi melek vahiy meleğidir? Hangi melek doğa olaylarını düzenler? Koruyucu melekler hangileri? Yazıcı melekler hangileri? Kısaca melekler ve görevleri nelerdir?

Melek sözlükte, “haberci, elçi, güç ve kuvvet” gibi anlamlara gelir. Bunlar, Allah’ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, yaratılış gayesine uygun olarak faâliyet gösteren, gözle görülmeyen nûrânî ve rûhânî varlıklardır. Yüce Allah

melekleri nurdan, cinleri ateşten ve insanı topraktan yaratmıştır. Meleklerin yaratılması insandan öncedir. (Bakara, 2/30.)

Kur’an-ı Kerim’de meleklere imanın farz olduğunu bildiren birçok âyet vardır:

“Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, mü’minler de. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler..” (Bakara, 2/177.)

“..Asıl iyilik Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygambberlere iman edenlerin iyi amelidir.” (Bakara, 2/177.)

MELEKLERİN GÖREVLERİ NELERDİR?

Âyet ve hadislerde sayıları hakkında bir bilgi bulunmayan fakat pek çok oldukları anlaşılan meleklerin temel görevleri, Allah’a ibadet ve verilen görevlleri eksiksiz yerine getirmektir. Melekler görevleri bakımından aşağıdaki grupllara

ayrılarak incelenebilir:

  • CEBRAİL (A.S)

Kur’an-ı Kerim’de, Rûhu’l-Emîn, Rûhu’l-Kudüs ve Rûh gibi adlarla da anılır. Allah ile peygamberleri arasında elçilik görevi yapar. Bütün peygamberlere Allah’ın vahyini bu melek getirmiştir. Cebrâil (a.s)’dan Kur’an-ı Kerim’de şöyle söz edilir:

“O (Kur’an’ı), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine Rûhu’l-Emîn indirmiştir.” (Şuarâ, 26 /193, 194.) “De ki: Onu, Rûhu’l-Kudüs, Rabbinin kattından, inananları güçlendirme, teslim olanlara yol gösterme ve bir müjde olmak üzere, gerçekle indirmiştir.” (Nahl, 16 /102. bk. Nahl, 102; Şuarâ, 193.)

  • AZRAİL (A.S)

Görevi ölüm sırasında canlıların ruhunu almak olduğu için “melekü’l-mevt (ölüm meleği)” adıyla anılmıştır. Onun bu görevi Kur’an’da şöyle bildirir: “De ki; size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra da Rabb’inize döndürüleceksiniz.” (Secde, 32/11 .)

  • İSRAFİL (A.S)

Kıyametin kopması ve yeniden diriliş için olmak üzere iki defa sûra üfürmekle görevlidir. Kur’an-ı Kerim’de, canlı varlıkların sonu olan bu olay şöyle ifadesini bulur: “(Birinci) sûra üfürülmüş, artık Allah’ın diledikleri dışında, göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi düşüp ölmüştür. Sonra sûra bir kere daha üfürülür. Onlar da hemen ayağa kalkarak beklleşirler.” (Zümer, 39/68.)

  • MİKAİL (A.S)

Dünya ve dünya dışı bir takım fizik olayların, yağmur, rüzgâr ve ekinlerin bitmesi gibi oluşumların meydana gelmesinde görevli bir melektir. Kur’an-ı Kerim’de Mikâil (a.s)’dan şöyle söz edilmiştir: “Kim, Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cibril’e ve Mikâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah kâfirlerin düşmanıdır.” (Bakara, 2/98; bk. Nâziât, 79/5.)

DİĞER MELEKLER

Bu dört büyük melekten başka, çeşitli ibadet, taat ve işlerle görevli bir takım melekler daha vardır. Bunlardan özel görevleri bilinenlerin başlıcaları şunlardır:

  • Kiramen Katibin ( Yazıcı Melekler )

Bunlara “kirâmen kâtibîn” denir. İnsanın sağında ve sollunda bulunan iki melektir. Sağdaki melek iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları yazmakla görevlidir. Bunlar kıyamet günü hesap sırassında

yapılan işlere tanıklık da edeceklerdir. Kur’an’da bu melekler hakkında şöyle buyurulur: “Sağında ve solunda oturan iki melek yaptıklarınızı yazmmaktadır. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında hazır bir gözetleyici bullunmasın.” (Kâf, 50/17, 18.) “Şüphe yok ki, üzerinizde kesin, bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler.” (İnfitâr, /10-12 . bk. Zuhruf, 43/80.)

  • Hamele-i Arş (Arşı Taşıyan Melekler)

“Hamele-i Arş” denilen bu melekler, arşın yükünü üstlenen meleklerdir. Âyette şöyle buyurulur: “Arşı yüklenen, bir de onun çevresinde bulunanlar Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler..” (Mü’min, 40/12 .) “Melekler, onun çevresinde duracaklar, o gün Rabb’inin Arşı’nı onlardan başka sekiz tanesi taşıyacak.” (Hâkka, 69/17.)

Arşın taşıyıcıları olan bu melekler rivayete göre dört olup, yukarıdaki âyete göre kıyamet gününde bunların sayısı sekize çıkacaktır. Arşı yüklenmeleri; onu koruma ve yönetme ile görevli olduklarını ifade eder, ya da Cenâb-ı Hakk’a yakınlıkları ve şerefleri yüzünden böyle anılmışlardır. Ancak Kurr’an’da Arşın çevresini kuşatan meleklerin çok sayıda olduğu belirtilir. (Zümer, 39/ 75.) Arşı yüklenenlerle birlikte hepsine “kerûbiyyûn (Allah’a en yakın melekler)” denilir.

  • Münker ve Nekir ( Sorgu Melekleri )

Ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melekttir. “Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan” anlamına gelen münker ve nekir, mezardaki ölüye, hiç görmediği, yadırgayacağı bir şekilde görünecekleri için bu adı almışlardır. Bu iki melek kabirdeki kişiye; “Rabbin kim? Peygamber’in kim? Kitabın ne?” diye soracaklar, alacakları cevaba göre ölüye iyi veya kötü davranacaklardır.

Bunların dışında meleklerin, savaşlarda mü’minlere yardım etmeleri,  Alllah’ı zikir ve tesbih etmeleri,Allah’a itâatları, peygamberlere dua etmeleri, insanları gözetlemeleri, mü’minler için dua etmeleri, bu iş ve görevler arassında sayılabilir.

CİN VE ŞEYTAN

Meleklerden ayrı olarak, yine latîf varlıklardan olan cinlerin varlığı Kitap ve sünnetle sabittir. Tekili cinnî olup, cânn kelimesi cin ile eş anlamlıdır. Gûl ve İfrît cinlerin değişik türlerindendir.

  • Cin

Kur’an’a göre insan topraktan, cinler ise ateşten yaratılmıştır. “Cinleri öz ateşten yarattı.” (Rahmân, 55/15.) “Şüphe yok ki, biz insanı kuru çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce, zehirli ateşten yarattık.” (Hicr, 15/26 , 27.) Bu âyet cinlerin insan türünden önce yaratıldığını göstermektedir. Cinler yeryyüzünde bulunur, mü’minleri ve kâfirleri vardır. İnsanlar gibi, Allah’ın emir ve yasaklarıyla yükümlüdürler, kendilerine peygamberler gönderilmiştir. Kur’anı Kerim’de şöyle buyurulur: “Ey cin ve insan topluluğu! Size, içinizden, âyetlerimi anlatan ve şu (kıyamet) gününüzün geleceğini haber verip sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” (En’âm, 6/130.)

  • Şeytan

Gözle görülmeyen fakat varlığı kesin olan, azgınlık ve kötülükte çok ileri giden ve insanları saptırmaya çalışan cinlere şeytan denir.

Kur’an’da, ilk şeytandan İblis diye söz edilir. Onun azmış, Rabbinin emrine isyan ederek sapıklığa düşmüş cinlerden olduğu bildirilir. “Hani biz melleklere Âdem’e secde edin demiştik. İblis dışında hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.” (Bakara, 2/34.) “İblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı.” (Kehf, 18/50. Bu son âyet onun cinlerden olduğunu açıkça belirtir.)

İMAN İLE KÜFÜR MÜCADELESİ KIYAMETE KADAR SÜRECEK

Yeryüzünde iyi ile kötü, hayırla şer, imanla küfür arasındaki mücadele kıyamete kadar sürecektir. Daima iyiliğin yanında melek, kötülüğün arkasında da şeytan var olmaya devam edecektir. İnsanoğlu, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği irade gücünü iyi yolda kullanmaya karar verir ve azmederse bu konuda Allah’ıın yardımı tecelli eder. Bu ameli işlemek için kendisinde güç ve kuvvet bulur. Şer ve kötülük yönünde karar verirse, şeytanın desteğini arkasında bulur.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN - Delilleriyle İSLAM İLMİHALİ, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

MELEKLERE İMAN NEDİR?

Meleklere İman Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Allah bizi sapıtmışlardan eylemesin, Allah'a peygamberlerine iman edenlerden eylesin. Allah Allah eyvallah

    • aaaaaaamin

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.