Zengin İle Fakir Arasında Köprü

İstanbul Müftülüğü ve Türkiye Diyanet Vakfı İstanbul Şubesi ortak yayını olan Din ve Hayat Dergisi “Zekât” konulu 29. sayısı yayımlandı.

Her sayısında bir dosya konusu üzerinden meseleyi etraflıca değerlendiren Din ve Hayat dergisi bu kez İslam’ın temel ibadetlerinden “Zekat” konusunu işliyor. Dosyada zengin ile fakir arasında bir köprü kurulmasına vesile olan ve bunu müesseseleştiren Zekât ibâdetini “Allah’ın ve Peygamber’in Emri, Toplumsal Huzurun Anahtarı: İnfak, Sadaka, Zekât” başlığı ile İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran kaleme aldı. Yaran yazısında, İslâm’da sosyal bütünleşmeyi sağlamak üzere ortaya konulan temel esaslardan birinin de zekât, sadaka, infak ve yardımlaşma olduğuna vurgu yapıyor. dinvehayat_dergisi

Prof. Dr. H. Mehmet Günay, “İbâdet ve Müessese Olarak Zekât” başlıklı yazısında Kur’ân ve Sünnet perspektifinden Zekât ibâdetini ve müessesesini bir bütün olarak değerlendiriyor. “Kur’ân’da Zekât Kavramının Etimolojik ve Semantik Analizi”ni Prof. Dr. Şehmus Demir kaleme alırken “Zekâtla İlgili Güncel Meseleler”i Din İşleri Yüksek Kurulu Eski Başkanı Dr. Hüseyin Kayapınar değerlendiriyor.

Zekât verebileceklerin bir takım hususiyetler taşıması gerektiği bilinirken bir de Kur’ân’da Zekât verilecek sınıflardan bahsedilmektedir. Bununla ilgili olarak “Kur’ân’a Göre Sadaka (Zekât) Verilen Sınıflar” başlıklı yazıda Yrd. Doç. Dr. Yakup Bıyıkoğlu, meseleyi tafsilatlı bir biçimde işliyor. “Zekât-Vergi Münasebeti”, Prof. Dr. Kemal Yıldız tarafından kaleme alınırken, “Osmanlı Devletinde Zekât” meselesi de Prof. Dr. Ziya Kazıcı tarafından arşiv belgeleri ışığında değerlendiriliyor. Bunun yanında Zekâtın takdim âdâbı, insanî ilişkilere, psikoloji ve sosyolojiye tekabül eden hususları da konunun uzmanı hocalar tarafından değerlendiriliyor.

Ayrıca bu sayıda Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Mustafa Tutkun ve Prof. Dr. Salih Tuğ ile de bir söyleşi yer alıyor. Zekât iklimine katkıları ile hatırlayacağımız merhum Prof. Dr. Mehmet Erkal hoca da bu sayı vesilesi ile Prof. Dr. Saffet Köse’nin yazısı ile yâd ediliyor.

Dergiyi okumak için tıklayınız

İrtibat ve İletişim için: www.istanbul.diyanet.gov.tr

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.