Ormanlara Binlerce Kuş Yuvası Asıldı

OGM, zararlı böceklerle mücadele kapsamında ormanlara 13 yılda 670 bin kuş yuvası astı.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü (OGM), zararlı böceklere karşı yürüttüğü biyolojik mücadele kapsamında son 13 yılda ormanlara 670 bin suni kuş yuvası astı.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, ülke ormanları için tehdit oluşturan ve üreme enerjileri çok yüksek olan zararlı böcekler, uygun iklim koşullarında hızla çoğalarak ağaçları tahrip ediyor.

Bu tahribatın önüne geçmek için gayret gösteren Orman ve Su İşleri Bakanlığı da biyolojik mücadele teknikleriyle hem tabiatın dengesini bozmuyor hem de zararlı böceklere karşı tedbir alıyor.

Bu tedbirler çerçevesinde ormandaki ağaçlara kuş yuvası asmaya başlayan bakanlık, 2003 yılından bu yana 670 bin yuvayı kuşlarla buluşturdu.

2015 SENESİ HEDEFİ AŞILDI

Her yıl biyolojik mücadele çalışmaları çerçevesinde ortalama 50 bin yuvayı ormanlardaki ağaçlara asan Orman ve Su İşleri Bakanlığı, 2015 yılı için koyduğu 56 bin 600 yuva hedefini aşarak 57 bin 500 kuş yuvasını ağaçlara astı.

Özellikle salgın durumuna geçen böceklerin önlenmesi konusunda büyük rolü olan kuşlar, günde kendi ağırlıklarının birkaç misli kadar böceği tüketebiliyor. Bu da orman zararlılarıyla mücadelede büyük önem taşıyor.

SUNİ KUŞ YUVALARI EN ETKİLİ YÖNTEM 

Doğal hayatın devamını düşünerek zararlı böceklerle mücadele ettiklerini belirten Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, bu mücadeleyi birçok farklı tekniklerle sağlamaya çalıştıklarını ancak suni kuş yuvaları asılması tekniğinin en önemli yöntem olduğunu belirtti.

Orman yangınlarının verdiği zarardan 5 kat daha fazla zarar veren bu böceklerle mücadeleye aralıksız devam edeceklerini kaydeden Eroğlu, bu mücadele sırasında doğal hayatı da göz ardı etmeyeceklerini bildirdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.