Mağfur Ne Demek?

Mağfur: Bağışlanan, Allâh tarafından günahları affedilmiş olması için duâ edilen kimse, ölmüş anlamlarına gelmektedir.

MAĞFUR KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Kanije müdâfaası olarak dillerden düşmeyecek olan o büyük ve eşsiz zafer, o gün nasîb oldu. Bu zaferin kumandanı olan ak sakallı Tiryâki Hasan Paşa ise, nice imkânsız şartlara rağmen gerçekleştirilen ve tarihte eşine az rastlanan bu muvaffakıyetin Cenâb-ı Hakk’ın bir lûtfu olduğunun idrâki içindeydi. Şükür gözyaşlarına gark olmuş bir hâlde iki rekât namaz kıldı ve yiğit gâzilerine:

“–Bilesiniz ki bu zafer, mahzâ yüce Mevlâ’nın te’yîdi ve Hazret-i Peygamber -aleyhisselâm-’ın mûcizâtı eseridir. Her kim bu ulu gazâda bulundu ise inşâallâh mağfurdur...” diyerek duâ etti.

*****

Husûsiyle fetihten sonra İstanbul’u İstanbul yapan faâliyetler,  Sinan’ın eliyle gerçekleşti. Zira Bizans’tan ancak köhne birkaç yapının kaldığı İstanbul’un yeniden ve bir Osmanlı zevkiyle îmârı pek mühim bir meseleydi. Bu meseleye daha fethin ilk günlerinde dikkat çekilmişti. Fâtih Sultan Mehmed Han, gazâya katılanlara Ok Meydanı’nda bir ziyâfet vermiş ve Akşemseddîn Hazretleri de bir konuşma yaparak şöyle demişti:

‘‘---Ey gâziler! İnşâallâh cümlemiz mağfuruz. Fakat gazâ malını isrâf etmeyip İstanbul içinde hayrât ve hasenâta sarf ediniz! Pâdişâhınıza da her dâim itaat ve muhabbet hâlinde olunuz!’’

İşte böyle bir hamleyle başlayan İstanbul’un îmârı yolunda:

Hüner bir şehir bünyâd etmektir;

Reâyâ kalbin âbâd etmektir...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.