Hizmet Nasıl Değer Kazanır?

İslâm ahlâkının temelini teşkil eden hizmet, nefsin hodgâmlığından kurtularak diğergâm bir rûhla mahlûkâta yönelmek sûretiyle Allâh’ın rızâsını aramaktır.

Gerek maddî, gerekse mânevî bu hizmetlerin îfâsında gösterilen yüksek gayretin ehemmiyeti kadar, onların hangi kalbî keyfiyet ve seviye ile yapıldığı da hiç şüphesiz pek mühimdir. Zira hizmetin bereketli ve Hak katında makbul olabilmesi, ancak takvâya bağlıdır. Onun içindir ki büyükler:

“Hizmet mühimdir; lâkin hizmette edep daha mühimdir.” buyurarak hizmetin, feyiz dolu samîmî bir gönülle, tevâzû ve edep dâiresi içerisinde îfâ edilmesinin lüzûmunu beyân etmişlerdir.

Nitekim fânî vücutları asırlardır toprak altında olmasına rağmen feyz ve rûhâniyetleriyle günümüze kadar geldikleri gibi, bundan sonra da hizmetleriyle diri kalmaya devam edecek olan Allah dostlarından Bahâeddin Nakşibend Hazretleri ile ilgili nakledilen şu hâdise, hizmette gerekli olan gönül hassâsiyetini ne güzel ifâde etmektedir:

HİZMETİN ÖLÇÜSÜ NASIL ANLAŞILIR?

Bahâeddin Nakşibend Hazretleri bir gün, iki mürîdini odun toplamaya gönderir ve yanlarına da bu odunları taşımaları için iki merkep verir. Hattâ bunlardan biri Nakşibend Hazretleriʼnin kendi merkebidir. Müridler aldıkları emir üzerine odunları merkeplere yükleyerek dergâha yönelirler. Bir müddet sonra, Nakşibend Hazretleriʼnin merkebindeki odunlar bir vesîle ile yere düşer. Müridlerden biri, henüz kalben yeterince olgunlaşmamış olduğundan dolayı, bu durum karşısında hayli hiddetlenir. Ve öfkesine hâkim olamayıp âniden ağzından, kim olduğunu bilmediği merkebin sahibine uygunsuz söz söyler. Sonra derhal toparlanır, bir anlık gafleti neticesinde düştüğü büyük hatâyı anlar, üzülür, gönlüne çeki düzen vererek tevbe eder.

Nakşibend Hazretleri ise, yolda bu müridlerini beklemektedir. Onları karşılar ve:

“Evlâdım! Öfkeyle ve uygunsuz söz söyleyerek getirilen odunları yakmak doğru değildir!” diyerek getirdikleri odunların atılmasını emir buyurur. Böylece bir hizmetin, hizmet eden kimsenin edebiyle değer kazandığını ve gönül feyzinden mahrum olarak îfâ edildiğinde ise, hiçbir değer taşımadığını ifâde eder.

"KAPINIZDAN İÇERİ HİÇBİR EĞRİLİK GİRMEZ"

Dalından, yakılmak için kesilmiş olan odun parçalarını taşırken, karşılaştığı bir müşkül karşısında öfkeye kapılarak yaptığı hayrın sevâbını tüketen gönlün hizmeti de hizmettir; Taptuk Emre dergâhına senelerce kalem gibi dümdüz odunlar taşıyan ve kendisine:

“–Bunca yıldır dağda hiç eğri oduna rastlamadın mı Yûnus?..” diye soran üstâdına hitâben, büyük bir edep içerisinde:

“–Sultânım! Bilirim ki, sizin kapınızdan içeri hiçbir eğrilik girmez; odun bile olsa!..” sözleriyle mukābele eden, aşk ve muhabbet menbaı gönlün hizmeti de hizmettir. Lâkin iki hizmet arasında, doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar büyük bir gönül farkı vardır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.