Grip ve Nezle Arasındaki Farklar

Bezmialem Vakıf Üniversitesinde, akademisyenler, sağlık personeli, hasta ve hasta yakınlarının katılımıyla düzenlenen etkinlikte, grip ve nezle arasındaki farklar anlatıldı.

Bezmialem Vakıf Üniversitesinde, "Hasta Okulu Programı" kapsamında "Grip mi, nezle mi?" etkinliği düzenlendi.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, dekanlık konferans salonunda gerçekleştirilen etkinliğe akademisyenler, sağlık personeli, hasta ve hasta yakınları katıldı.

Etkinlikte, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Uzman Dr. Sibel Bolukçu, kış aylarında sıklıkla karşılaşılan grip ile nezle arasındaki farkları, belirtileri ve tedavi yöntemlerini anlattı.

NEZLEDE ANTİBİYOTİK KULLANIMININ YERİ YOKTUR

Bolukçu, nezlenin üst solunum yolu enfeksiyonu veya akut solunum yolu enfeksiyonu olarak da bilindiğine işaret ederek, şunları söyledi:

"Şikayetler ve hastalığın süresi çocuk ve erişkinlerde farklılık gösterir. Çocuklarda soğuk algınlığı, burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, halsizlik ve ateş ile karakterizedir. Şikayetler yaklaşık 10-14 gün devam eder. Erişkinlerde soğuk algınlığı, burun akıntısı, hapşırık, boğaz ağrısı ve ses kısıklığı ile karakterizedir. Şikayetler yaklaşık 5-7 gün devam eder. Tedavide antibiyotik kullanımının yeri yoktur."

GRİBE BURUN AKINTISI VE BOĞAZ AĞRISI EŞLİK ETMEZ

Gribi, ateş, yaygın vücut-baş ağrısı ve öksürük şikayetlerinin olduğu bir tablo olarak değerlendiren Bolukçu, gribe genellikle burun akıntısı ve boğaz ağrısının eşlik etmediğini belirtti.

Bolukçu, hastaların büyük çoğunluğunun gribi herhangi bir problem yaşamadan atlattığını vurgulayarak, "Grip olan çoğu kişi, 1-2 hafta içinde kendiliğinden iyileşiyor. Fakat hastanın, solunum sıkıntısı veya nefes darlığı, göğüs/karında ağrı, baskı hissi, baş dönmesi, şuur değişikliği, şiddetli kusma gibi durumları varsa mutlaka doktora başvurması gerekir." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.