Gıdaların Genleriyle Oynamak Meşru Değildir

Çok kazanma uğruna, bitkilerin, hayvanların genleriyle oynanıyor, gıdâların sâfiyeti bozuluyor, haram katkı maddeleri karıştırılıyor, insanların bedenî ve rûhî sağlıkları tehlikeye atılıyor. Böylece ticârî hayat, meşrû rayından çıkarılıyor.

GIDALARIN GENLERİYLE OYNAMAK MEŞRU DEĞİLDİR

Ticarette rekabetin zorluğuna katlanmaktansa, işi sahtekârlığa döküp, kolay yoldan ucuz ve kârlı mal îmâl edenler oluyor. Çok kazanma uğruna, bitkilerin, hayvanların genleriyle oynanıyor, gıdâların sâfiyeti bozuluyor, haram katkı maddeleri karıştırılıyor, insanların bedenî ve rûhî sağlıkları tehlikeye atılıyor. Böylece ticârî hayat, meşrû rayından çıkarılıyor.

HELAL-HARAM TESPİTİNDE ZAAFA DÜŞÜLÜYOR

Şu da çok hazin bir durum ki bâzı mütedeyyin insanlar bile, İslâmʼın ticârî ve iktisâdî hayata dâir ölçüleri hususunda kâfî derecede şuurlu olmadıkları için, neyin helâl neyin haram olduğunun tespitinde zaafa düşebiliyorlar. Bâzıları ise haram olduğunu bildikleri hâlde; “Canım, bu zamanda helâl para mı kaldı?” gibi gaflet lakırdılarıyla şeytânî telkinlere uyarak ilâhî hudutları çiğniyorlar…

Kendi şahsî hayatında dînin emir ve nehiylerine riâyet etmeye çalıştığını söyleyen birçok müslüman, iş ticârî hayata gelince, pek çok İslâmî hükmü gözardı edebiliyor.

DÜKKANINI AHLAKİ YAPIYA UYMAYAN BİR İŞ DALINA KİRALAMAK

Meselâ kalkıp bir dükkânını, ilâhî yasakların açıkça çiğnendiği, toplumun mânevî ve ahlâkî yapısına zarar veren bir iş dalına kiraya verebiliyor.

Bir hayra delâlet edenin o hayrı işlemiş gibi olacağı, bir şerre delâlet edenin de o şerri işlemiş gibi olacağı yönündeki İslâmî kâideden âdeta habersiz gibi hareket edebiliyor… Sonra da o müslüman, bu gibi haramlara bulanmış yerlerden gelen parayı, kendi gözünde “temiz para” sayabiliyor. Maalesef günümüzde bu gibi cürümler, mânevî ağırlığı hissedilmeden işlenir hâle geldi.

YEMESİ HARAMSA SATIŞI DA HARAMDIR

Hâlbuki Allâhʼın haram kıldığı işlerin yapıldığı yerlerden gelen kira paraları da temiz olmaz. Bu sebeple bir müʼmin, malını mülkünü kullandırırken de dikkat etmeli. Kim çok para verirse ona kiralamak gibi bir ölçüsüzlük içinde olmamalı… Kiracısının da kazancını Allâhʼın râzı olduğu meşrû bir işten kazanıp kazanmadığına dikkat etmeli…

“Alması memnû olan şeyin vermesi dahî memnû olur.” (Mecelle)

Yani bir şeyi almak, yemek, içmek veya kullanmak yasak ve haram ise onu vermek veya satmak da yasaktır, haramdır.

Maalesef bugün servetlere, bu ve benzeri şekillerde her taraftan zehirler saçılıyor. Bu sebeple müslüman, âdeta bir mayın tarlasında yürüyormuş gibi, ticârî ve iktisâdî hayatta da bilgili, dikkatli, hassas ve ihtimamlı olmak zorundadır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Müslümanın Para ile İmtihanı, Erkam yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.