Namazların Cemaatle Kılınma Şekli

Namaz İlmihali

Cemaatle namaz kılarken nasıl niyet edilir? Cemaatle namaz nasıl kılınır? Beş vakit namazın cemaatle kılınışı.

Namazı cemaatle kılanlar şu şekilde hareket ederler:

1) Cemaatten her biri imama uymaya niyet eder, meselâ; “Niyet ettim bugünkü sabah namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama” sözleriyle niyette bulunur. Sonra imam ellerini kaldırıp açıktan  “Allahuekber” diyerek namaza başlar. Cemaat de ellerini kaldırarak gizlice “Allahuekber” deyip imam ile birlikte namaza başlarlar. İmam ve cemaat “Sübhâneke” yi gizlice okurlar, sonra cemaat susar. Abdullah İbn Ömer (r. a)’ten şöyle dediği nakledilmiştir: “Sizden biriniz imamın arkasında namaz kıldığı zaman, kendisine imamın okuyuşu yeterli olur. Tek başına namaz kılınca ise kıraatte bulunsun.” [1] İmam gizlice “Eûzü” ve “Besmele” okur, kıraatte bulunarak namazı aşağıdaki şekilde kıldırır.

Sabah namazı ile akşam ve yatsı namazlarının ilk ikişer rekâtlarında ve vitir namazının her üç rekâtında, cuma ve bayram namazlarının bütün rekâtlarında Fâtiha ile ilave edeceği âyetleri açıktan yani cemaatin işitebileceği bir sesle açık olarak okur, diğer tekbirleri, tesmi’leri (semi allahü limen hamideh) ve selamları açıktan yapar. Akşam namazının üçüncü ve yatsı namazının üçüncü ve dördüncü rekâtlarıyla, öğle ve ikindi namazının bütün rekâtlarında tekbirleri, tesmi’leri ve selamları açıktan, “Sübhâneke” ile kıraatı gizlice okur.

2) İmam, sabah namazının ilk rekâtında okuyacağı âyetleri, ikinci rekâtta okuyacağı âyetlerden daha uzun tutmalıdır. Bu bir sünnettir. Bu durum, cemaatin ilk rekâta yetişmesine yardımcı olur.

3) Cemaat, tekbirleri gizlice alır. İmam rükûdan kalkarken, açıktan “Semi allahü limen hamideh” ve gizli olarak “Rabbenâ leke’l-hamd” der. Ebû Hanife’den başka bir rivâyete göre, imam “Rabbenâ leke’l-hamd” demez. Bunu gizlice yalnız cemaat söyler. Ve yine cemaat rükûda imamla birlikte gizlice üç kere “Sübhâne Rabbiye’l-azîm (Yüce olan Rabb’imi her türlü eksiklikten tenzih ederim)”, secdelerde de, üçer kere “Sübhâne rabbiye’l-a’la (En yüce olan Rabb’imi her türlü eksiklikten tenzih ederim)” derler.

4) İmam ile cemaat birinci oturuşlarında yalnız “tehıyyât”ı, ikinci oturuşlarında, “tehıyyât” ile birlikte “salli-bârik” ve “Rabbenâ âtinâ...” dualarını gizlice okurlar. İmam önce sağ tarafa, sonra da sol tarafa, açıktan selam verince, cemaat de bu şekilde birlikte gizlice selam verir.

İmam açıktan okuduğu Fâtiha’nın sonunda gizlice “âmin” diyeceği gibi, cemaat de gizlice “âmin” derler.

5) İmam selam verdikten sonra, müezzin açıktan;

“Allâhümme, ente’s-selâmü ve minke’s-selâm. Tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm.” der.

Anlamı: “Allahım sen Selâmsın, bütün eksikliklerden uzaksın. Dünya ve âhiret selâmeti senin yardımınla olur. Ey celâl ve ikram sahibi olan Allahım! Sen kutsalsın, yüce sayılmaya gerçekten lâyıksın.”

Farzın arkasından sünnet varsa kılınır, daha sonra Hz. Peygamber’e salât ve selâm getirilir. Ya müezzin sesle veya imam ile cemaatten her biri gizlice “Âyetü’l-kürsi”yi okur,[2] otuz üçer kere “sübhânallah”, “el-hamdü lillah”, “Allahuekber” derler. Bunların sayısı, sağ elin parmakları ile tespit edileceği gibi, tesbih taneleriyle de tespit edilebilir. Yeter ki sayıda yanlışlık yapılmasın.

6) Yukarıdaki şekilde 33’er kere tesbih, hamdetme ve tekbirden sonra müezzin sesli olarak;

“Lâ İlâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehu’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr, sübhâne rabbiyel aliyyil a'lel vehhâb” der. Duadan sonra imam ve cemaat iki ellerini teberrüken yüzlerine sürerler.

Tek başına namaz kılanlar da bunları okurlar. Bunlar namazın müstehaplarından olup, bunlara riâyet edenler büyük ecir kazanırlar.

7) Namazların vakit, rükün ve rekâtlarına riâyet edilerek kılınması, Hz. Peygamber’den tevâtür yoluyla nakledildiği gibi, bu konuda ayrıca yüzyıllardan beri ümmetin icmaı meydana gelmiştir. Rasûlullah (s.a.s), “Namazı, ben nasıl kılıyorsam siz de öylece kılınız” [3] buyurmuştur. Bu yüzden Hz. Muhammed (s.a.s)’in kılmış olduğu namazlara aykırı düşen bir namaz İslâm dini nazarında geçerli sayılmaz.

Dipnotlar:

[1] Mâlik, Muvatta’, Salât, 10, H. No: 43. [2] bk. Bakara, 2/255. [3] Buhârî, Ezân, 18, Edeb, 27, Ahâd, 1.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları