Kanaat ve Cömertlik ile İlgili Hadisler

HADİSLER

Kanaat ve cömertlik ile ilgili hadisi şerifler...

  • İbn Abbâs’ın (r.a.) işittiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Âdemoğlunun bir vadi dolusu malı olsa bir vadi dolusu malı daha olmasını arzu eder. Âdemoğlunun gözünü ancak toprak doldurur. Allah tövbe eden kimsenin tövbesini kabul eder.” (Buhârî, Rikâk, 10)

  • Enes (b. Mâlik) (r.a.) tarafından rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Âdemoğlu büyürken beraberinde şu iki şey de büyür: Mal sevgisi ve uzun ömür (temennisi).” (Buhârî, Rikâk, 5)

  • Kâ’b b. İyâz’ın (r.a.) işittiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır.” (Tirmizî, Zühd, 26)

  • Seleme b. Ubeydullah b. Mıhsan el-Hatmî’nin, sahâbî olan babasından rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sizden kim huzuru yerinde, bedeni sağlıklı ve günlük yiyeceği de yanında olarak güne başlarsa sanki dünya nimetleri ona verilmiş gibidir.” (Tirmizî, Zühd, 34)

  • İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İki nimet vardır ki insanların çoğu (bu nimetler konusunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” (Buhârî, Rikâk, 1; Tirmizî, Zühd, 1)

  • Mikdâm b. Ma’dîkerib Resûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittiğini rivayet etmiştir:

“İnsanoğlu, midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Hâlbuki birkaç lokma insanın belini doğrultmasına yeter. Eğer mutlaka dolduracaksa midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe ayırsın ve diğer üçte birini de nefes alıp vermek için boş bıraksın.” (Tirmizî, Zühd, 47)

  • Mutarrif, babasının şöyle anlattığını naklediyor:

“Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanına geldim. Bu sırada “Elhâkümü’t-tekâsür (Çoklukla övünmek sizi oyaladı)” sûresini okuyordu. Şöyle buyurdu:

‘Âdemoğlu ‘benim malım, benim malım’ der. Ey Âdemoğlu! Acaba yiyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden ve sadaka verip biriktirdiğinden başkası senin malın mıdır?’” (Müslim, Zühd, 3)

  • Hakîm b. Hizâm (r.a.) anlatıyor:

Resûlullah’tan (s.a.v.) (Huneyn ganimetlerinden) istedim, o da bana verdi. Sonra yine istedim ve yine bana verdi. Sonra tekrar istedim ve o bu defa da bana verdi. Sonra şöyle buyurdu:

“Ey Hakîm! Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala engin bir gönülle ve göz dikmeksizin sahip olursa kendisi için malı bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamahla dolu bir kalple bu malı arzularsa tıpkı doymak bilmeyen obur bir kimse gibi onun için malın bereketi kaçar. Veren el, alan elden üstündür.” (Buhârî, Zekât, 50)

  • Ebû Bekir Sıddîk’ın (r.a.) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ne bozguncu, ne yaptığı iyiliği başa kakan, ne de cimri cennete girebilir.” (Tirmizî, Birr, 41)

  • Enes (b. Mâlik) tarafından rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59)

  • Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Cimri ile Allah yolunda harcama yapan (cömert) kimsenin hâli, şu iki adamın hâline benzer: Her ikisinin üzerinde demirden birer zırh vardır. Cömert olan, bir hayırda bulunmaya niyet ettiğinde üzerindeki zırh öyle genişler ki (önceki dar hâlinden kalma) izler dahi silinir gider. Cimri, bir hayırda bulunmak istediğinde ise üzerindeki zırh büzüşür, elleri köprücük kemiklerine yapışacak gibi sıkışır ve zırhın her halkası yanındaki halkaya bitişir.” (Müslim, Zekât, 77)

  • Zeyd b. Elsem, babası aracılığıyla Hz. Ömer’in (r.a.) şöyle dediği nakletmiştir:

“Resûlullah (s.a.v.) bir gün bize sadaka vermemizi emretti. Bu (emir) paramın olduğu bir zamana rastladı. (Kendi kendime), ‘Bir gün Ebû Bekir’i geçersem işte bugün geçerim.’ dedim ve malımın yarısını getirdim. Resûlullah (s.a.v.), ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. Ben de, ‘Bu kadarını.’ dedim. Ebû Bekir (r.a.) de malının hepsini getirdi. Sonra Resûlullah (s.a.v.) ona da, ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. O da, ‘Onlara Allah ve Resûlü’nü bıraktım.’ dedi. (Ona), ‘Bundan sonra seninle hiçbir şeyde asla yarışmam.’ dedim. (Ebû Dâvûd, Zekât, 40; Tirmizî, Menâkıb, 16)

  • Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki melekiner. Bu iki melekten biri, ‘Allah’ım, malını hayır yolunda harcayan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver, diye dua eder. Diğeri de, ‘Allah’ım, malını (hayır yollarında harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) kişinin malını telef et.’ diye beddua eder.” (Buhârî, Zekât, 27)