Gençsen Vazifen Nedir?

İbadet Hayatımız

Gençsen vazifen nedir? Müslüman bir geç nelere dikkat etmelidir?

Gücünü ve kuvvetini Allah yolunda harcayacaksın… Gençliğin kıymetini bileceksin…

İlkbahar mevsiminde tabiatın nasıl coştuğuna ibretle bakıp, kendi hayatına misal alacaksın…

Bu mevsimi değerlendirmekte idrâkin; ağustos böceği gibi vız vız etmekle değil, karıncalar gibi gayret etmekle olsun.

Gençlik, hayatta bir sefer. Verilen fırsatların tamamı bir kere. Bu bakımdan gençliğini ashâb-ı kirâmın gençlerini örnek alarak ihyâ et. Onlar, gencecik yaşta dünyanın değil rûhâniyetin hazzı içinde yaşadılar ve Allah Rasûlü’nün etrafında pervâne oldular. (Osman Nuri Topbaş)

PEYGAMBERİMİZİN GENÇLERE VERDİĞİ ÖNEM

Peygamber Efendimiz’in hayatına bakıldığında çevresinde dâimâ genç bir kadronun bulunduğu ve Efendimiz’in de onlarla özel olarak ilgilendiği görülecektir. Neticesinde ise, nebevî terbiye altına girenler, fazîletler medeniyetinin müstesnâ birer şahsiyeti hâline gelirken, o kudsî nefesten uzak kalanlar ise, ebedî bir pişmanlığına sürüklenmekten kurtulamamışlardır.

Bu hakîkati meşhur bir teşbihle ifâde etmek gerekirse, kömürün de aslî maddesi karbondur, elmasın da. Lâkin elmastaki atomlar, son derece düzenli bir görünüm arz ederken, kömürdeki atomlar ise dağınık bir hâldedir. Ayrıca elmas, uzun süren çileli bir olgunlaşma merhalesinden sonra müstesnâ bir kıvama ulaşmıştır.

Bu sebeple mü’min bir gencin elmas gibi kıymet kazanıp başlara tâc edilmesi için, dâimâ istikâmet üzere bir hayat yaşaması, hizmet ve sabırla olgunlaşması lâzımdır. Yoksa kömür gibi dağınık ve düzensiz olan bir insanın âkıbeti de kömürden farksız olur. Tercih, insanın elindedir…

Şunu da ifâde etmek gerekir ki, bir milletin istikbâlini önceden görebilmek, kerâmet değildir. Bunun için o milletin gençlerinin enerjilerini nerelerde tükettiğine bakmak kâfîdir. Zira her devrin gençliği, aldığı terbiye neticesinde enerjisini harcayacak bir hayat tarzını benimser. Gençliğin hayat tarzı ise, o milletin istikbâlini gösteren berrak bir ayna gibidir. Eğer bir millette gençler güçlerini hayır, mâneviyat ve fazîlet yolunda hizmet ve gayrete sarf ediyorsa, o millet istikbâl vaad ediyor demektir.

Nitekim bu durumun en bâriz misâlleri, Çanakkale ve Millî Müdâfaa Harpleri’nde görülmüştür. Zira oralarda maddî gücümüz, düşmanın maddî gücünden çok azdı. Lâkin genç gönüllerin sînesindeki mânevî îman gücü karşısında, onların maddî gücü hiçbir şey ifâde etmedi. Unutmamak lâzımdır ki, bir harpte hakîkî şehitler veriliyorsa, zafer müyesserdir. Yok eğer korkaklar, ödlekler, şuursuz gâfiller ölüyorsa, o harbin neticesi sadece enkâzdır. (Osman Nûri Topbaş, Genç Dergisi, Kasım-2012)