Allah Yolunda Malını Mülkünü Terk Eden Sahabi

Sahabiler

Medine’ye hicret etmek için bütün malını müşriklere bırakan ve bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından takdir edilen Suheyb b. Sinân’ın hicret hikâyesi.

Suheyb b. Sinân -radıyallâhu anh- “Suheyb er-Rûmî ya da Suheyb-i Rûmî” olarak tanınan Rum diyarının ilk Müslümanı idi.

BÜTÜN MAL VARLIĞINI BIRAKARAK HİCRET ETTİ

İslâm düşmanları, ilk Müslümanlardan Hazret-i Suheyb -radıyallâhu anh-’ı bayıltıncaya kadar döverlerdi. Bu işkenceler hicrete kadar devâm etti. Nihâyet Suheyb -radıyallâhu anh- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’den sonra Medîne’ye hicret etmek maksadıyla yola çıktı. Mekkelilerden bâzıları arkasından yetişerek:

“–Sen buraya fakir ve zayıf bir kimse olarak geldin. Aramızda bol servete kavuştun! Sonunda kendinle birlikte servetini de alıp gitmek istiyorsun ha! Vallâhi buna müsâade etmeyiz!” dediler.

Suheyb hemen hayvanından yere indi. Sadağındaki okları çıkardı ve:

“–Ey Kureyş cemaati! İyi bilirsiniz ki ben sizin en iyi ok atanlarınızdan biriyim. Vallâhi yanımda bulunan okların hepsini üzerinize atar, bitince de kılıcımı çekerim. Bunlardan birisi elimde bulundukça bana yaklaşamazsınız. Ancak onlar elimden çıktıktan sonra bana istediğinizi yapabilirsiniz. Şimdi, servetimin yerini haber verip onu size terk edersem yolumu açar, beni serbest bırakır mısınız?” dedi.

Müşrikler, teklifi kabûl ettiler. Bunun üzerine Suheyb -radıyallâhu anh- servetinin yerini onlara bildirerek yoluna devâm etti. Rebîülevvel ayının ortalarında Kubâ’ya varıp Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’e kavuştu.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onu görünce tebessüm etti ve onun îmânı uğruna bütün servetini fedâ etmesini îmâ ederek:

“Suheyb kazandı! Suheyb kazandı! Ey Ebû Yahyâ! Satış kârlı oldu! Satış kârlı oldu!” buyurdu.[1]

Rivâyete göre bu hâdise üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

“İnsanlardan öyleleri de vardır ki Allâh’ın rızâsını kazanmak için kendini (ve malını) fedâ eder. Allâh da kullarına karşı şefkatlidir.” (el-Bakara, 207)

Dipnot:

[1]. İbn-i Sa’d, III, 226-230; Hâkim, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, Beyrut 1990, III, 450, 452.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları