Yemek Adabı Nasıl Olmalı?

İbadet Hayatımız

Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Hazretleri yemek hususunda çok dikkatliydi. Yemeğin evvelinde ve sonunda muhakkak ellerini yıkardı. Sofraya gâyet tâzimli olarak, iki dizi üzerinde otururdu. Aslâ arkasına yaslanmazdı. Önüne ne konursa onu huzurla yer, besmeleyle başlayıp hamdeleyle, yani “el-hamdü lillâh” diyerek bitirirdi.

Yemeğe tuzla başlar, lokmaları gâyet küçük alır, çok çiğner, ağır ağır, tefekkür ve sükûnetle yerdi. Dâimâ önünden alırdı. Yemek çok sıcak ise soğuması için üzerine üflemez, serinlemesi için beklerdi.

KALBİ UYANIKLIKLA YENEN YEMEK

Bilhassa yemeğin sessizlik, kalbî uyanıklık, edep ve huzûr içinde yenilmesine çok itinâ ederdi. Tefekkür ve huzûr içinde yenilmeyen gıdânın gaflete vesîle olacağını hatırlatırdı.

Yemek seçmez, az olmak şartıyla hepsinden birer ikişer lokma alırdı. Kalbî uyanıklıkla yenen her helâl lokmanın, mânevî tekâmülü takviye edeceğini ifâde buyururdu.

YEMEKLE İLGİLİ YORUM YAPMAMAK

Önüne ne konursa, kuru ekmek dahî olsa, büyük bir tâzim ve şükürle yerdi. Bir defa olsun “az pişmiş, tuzlu veya tuzsuz, tatlı veya tatsız, lezzetli veya lezzetsiz olmuş” gibi sözler sarf ettiği vâkî değildi.

YEMEĞİ TUZLA BİTİRİP DUA ETMEK

Yerde yemeyi tercih eder, masada hazırlanmış ise onu da kabûllenirdi. Yemek ayrı ayrı tabaklara konuyorsa, sofrada bulunanların yemekleri tam olarak önlerine konulmadan başlamazdı.

Her şeyin vaktinde yapılmasını istediği gibi, yemeğin de saatinde hazır olmasını arzu ederdi.

Yemeği tuzla bitirir ve sonunda yemek duâsını tâne tâne okurdu.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları