Sıdk Nedir?

NE NEDİR?

Sıdk nedir, ne anlama gelir? Sıdk kelimesinin sözlük anlamı nedir? Sıdk kelimesi Kur’an’da kaç defa geçiyor? Sıdk kelimesinin anlamı ve sıdk kelimesi ile ilgili cümleler.

Sıdk, “niyette dürüstlük, söz ve davranışların doğru ve gerçeğe uygun olması” anlamında bir ahlâk terimidir.

SIDK NEDİR?

Eski sözlüklerde “vâkıaya uygun hüküm ifade eden söz, yalanın karşıtı” diye tanımlanan sıdk kelimesi âyet ve hadislerle diğer İslâmî kaynaklarda “hakikati konuşmak, gerçeğe uygun bilgi vermek, dürüst ve güvenilir olmak, vaadine sadâkat göstermek” anlamında masdar; “hakikati ifade eden, gerçeğe uygun olan söz, doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik” anlamında isim olarak kullanılır.

Bir şeyin objektif gerçekliği hak, bunun aslına uygun biçimde anlatılması sıdk kavramıyla ifade edilir. Hak doğrunun nesnel yanı, sıdk ise sözün nesnel doğruya uygunluğudur. Sıdk ayrıca “sözün hem objektif gerçeğe hem de sözü söyleyenin zihnindeki bilgiye uygunluğu” şeklinde tanımlanır. Buna göre bir kimsenin sözü -aslında gerçeği ifade etse bile- o kişi kendi zihninde yalan söylediğini düşünüyorsa bu söz yalan (kezib, kizb) sayılır. Böyle bir durumda sözün bir yönden doğru, bir yönden yalan olabileceği de belirtilir.

SIDK KELİMESİ KUR’AN’DA KAÇ DEFA GEÇİYOR?

Sıdk kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de bazıları mecazi anlamda olmak üzere on beş yerde geçer. Ayrıca üç âyette “doğru sözlü” anlamında sâdık, elli kadar âyette bunun çoğul şekilleri (sâdikun, sâdikın, sâdikat), altmış kadar âyette aynı kökten çeşitli fiil ve isimler yer almaktadır. Sıdk iki âyette (ez-Zümer 39/32-33) Kur’ân-ı Kerîm’in isimlerinden biri olarak kullanılmıştır. Yûnus sûresinin 2. âyetindeki “kademe sıdk” ifadesi “hakiki menzil, yüksek derece, üstün şeref” gibi mânalarla açıklanır. Hasan-ı Basrî bu tabirle Hz. Muhammed’in yüksek şahsiyetinin, Hakîm et-Tirmizî onun makām-ı mahmûddaki mevkiinin kastedildiğini, Mukātil b. Süleyman ise bunun hayattayken öbür dünyaya gönderilen amelleri ifade ettiğini söyler. Müfessirlere göre İsrâ sûresinin 80. âyetinde geçen “doğrulukla giriş” (müdhale sıdk) Hz. Peygamber’in hicret sırasında Medine’ye girişine, “doğrulukla çıkış” da (muhrace sıdk) Mekke’den çıkışına veya ilki onun Mekke fethi için Medine’den çıkışına, ikincisi Mekke’ye girişine işaret eder. Ancak İbn Âşûr, sûrenin Mekke’de indiğini dikkate alarak son yorumu isabetsiz bulmuş, Fahreddin er-Râzî ise bu tabirlerin önceki iki âyette söz konusu edilen namazla ilgili olduğunu belirterek doğrulukla girişi “namaza giriş”, doğrulukla çıkışı da “namazdan çıkış” diye açıklamıştır. Meryem sûresinin 50. âyetindeki “lisâne sıdk”, “sözü doğru” veya “doğruluk ve dürüstlükle anılma”, Ahkāf sûresinin 16. âyetindeki “va‘dü’s-sıdk”, “dünyada insanlara peygamberlerin diliyle bildirilen gerçek vaad” diye açıklanır. Bir âyette Allah’ın kelâmının iki temel niteliği doğruluk ve âdillik şeklinde gösterilir. (el-En‘âm 6/115) Aynı ifade bir hadiste de geçmektedir. (Nesâî, “Cihâd”, 42)

SIDK KELİMESİ HADİSLERDE GEÇİYOR MU?

Hadislerde hem sıdk kelimesi hem de çeşitli türevleri geçmektedir. Bazı hadis mecmualarında sıdk konusuna özel bablar ayrılmıştır. (meselâ bk. Müsned, V, 14, 20; Buhârî, “Edeb”, 69; Tirmizî, “Birr”, 46; Dârimî, “Büyûʿ”, 8) Hz. Peygamber’in şu öğüdü, hadis kaynaklarının yanında sıdk konusuna yer veren hemen bütün ahlâk ve tasavvuf kitaplarında kaydedilmiştir: “Size doğruluğu öğütlerim; çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Doğruluğu şiâr edinen kimse Allah katında sıddîk diye yazılır. Yalan söylemekten sizi menederim; çünkü yalan söylemek günaha, günah da cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye nihayet Allah katında kezzâb diye yazılır.” (Müsned, I, 3, 5, 7, 8, 9, 11; Buhârî, “Edeb”, 69; Müslim, “Birr”, 103-105) Hadislerde doğruluğun huzur, yalancılığın kuşku ve huzursuzluk kaynağı olduğuna dikkat çekilmekte (Müsned, I, 200; Tirmizî, “Ḳıyâmet”, 60), dürüst tâcirin âhirette peygamberlerle birlikte olacağı belirtilmektedir (Tirmizî, “Büyûʿ”, 4; İbn Mâce, “Ticârât”, 1). Üç kişinin bir mağarada sıkışıp kaldığını anlatan uzun bir hadiste zor durumlarında insanları ancak doğruluklarının kurtarabileceği bildirilir. (Buhârî, “Enbiyâʾ”, 53) Bazı hadislerde Resûl-i Ekrem “sâdık ve masdûk” (doğru olan ve doğruluğu herkesçe kabul edilen) şeklinde nitelenir. (Buhârî, “Enbiyâʾ”, 1; “Ḳader”, 1) Ebû Süfyân’ın henüz Müslüman olmadığı dönemde Bizans İmparatoru Herakleios’un sorusu üzerine Hz. Peygamber’in kişiliği ve daveti hakkında verdiği bilgiler arasında, “O bize doğruluğu, iffetli olmayı ve akrabalık hukukunu gözetmeyi emrediyor” ifadesi de yer almaktadır. (Müsned, I, 262, 263; Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 6; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 85) Bizzat Resûlullah da, “Aranızda Allah’tan en çok korkan, en doğru olan ve en çok iyilik yapan benim” demiştir. (Buhârî, “İʿtiṣâm”, 27) Kelâm ilminde bütün peygamberlerin beş niteliğinden birinin sıdk olduğu belirtilir.

SIDK KELİMESİ İLE İLGİLİ CÜMLELER

Sıdk, insanı iyiliğe, iyilik de Cennet’e götürür. Kişi, doğru söylemeye devâm ettikçe, sonunda sıddîklardan olur. Yalan, kişiyi fücûra, fücûr da Cehennem’e götürür. Kişi yalan söylemeye devâm ettikçe, sonunda Allâh indinde yalancılardan yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103-105)

***

Gençler, Evlatlarım! Malınız, mülkünüz sizin olsun; bana bir habbe (zerre) miktarı da olsa “sıdk”ınızı sadaka olarak verin. Sizden istediğim tek şey, sıdkınız ve ihlasınızdır. Bunun menfaati de sizin olacaktır. Bu isteğimi de kendim için değil; yalnız sizin için istiyorum. (Abdülkadir Geylani Hazretleri)

***

Sıdkın mukābili kizb (yalan)dır; sadâkatın mukābili de hıyânettir, istikāmetten mahrûmiyettir. (Ömer N. Bilmen)

***

Üstad Ebû Ali şöyle demiştir: (…) Sıdkın en aşağı derecesi, için dışa (sırrın alâniyete) eşit olmasıdır. (Kuşeyrî Risâlesi Terc.)

***

Sıdkını izhar için âşık tereddüt eylemez. (Cenap Şahâbeddin)

***

Ba’zı rü’yâ mutâbık-ı haktır / Lübb ü sıdka karîn ü mülhaktır. (Sâlim Tezkiresi)